Hatay’da Gezilecek Yerler
Hatay’da Gezilecek Yerler Listesi
Yolunuz (Antakya) Hatay’a düşerse Hatay’da gezilecek yerleri ve tarihi yerleri sizler için derledik.
Binlerce yıllık köklü tarihi, mistik yapıları, yüzlerce çeşit endemik yemeğe sahip zengin mutfağı ve doğal güzellikleri ile Hatay, Türkiye’nin mutlaka görülmesi gereken şehirlerinden biri.
Hatay, ülkemizin turizm açısından en hareketli şehirlerinden biri. Yaz kış pek çok gezgini ağırlayan Hatay, binlerce yıllık köklü tarihi, mistik yapıları, yüzlerce çeşit endemik yemeğe sahip zengin mutfağı ve doğal güzellikleri ile mutlaka görmeniz gereken bir kent. Eğer Hatay’a seyahat planlıyorsanız Hatay’da gezilecek yerleri araştırıyorsanız sizin için hazırladığımız listeye göz atın…
Müzeler: Hatay’da görmeniz gereken ilk yer dünyaca ünlü Antakya Mozaik Müzesi. Dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri olan Antakya Mozaik Müzesi Hatay gezinizin en keyifli duraklarından biri olacak. Mozaik müzesinin yanı sıra Antakya Cam Müzesi de görebileceğiniz bir müze Hatay’da.
St. Pierre Kilisesi: Asi Nehir kıyısında yer alan St. Pierre Kilisesi Hatay’ın en meşhur tarihi yapılarından biri. Bir mağara kilise olan St. Pierre’in özellikle taban mozikleri görülmeye değer. Hatay’da görebileceğiniz bir diğer Hristiyan yapısı da Aziz Simeon Manastırı.
Vespasianus ve Titus Tüneli: Roma döneminden kalma Vespasianus ve Titus Tüneli insan eliyle tamamlanmış ve tünel haline getirilmiş bir doğal yarık. Tünel Samandağ’da bulunuyor ve 130 metre uzunluğa sahip. Eşsiz bir doğa ve insan harikası olan Titus Tüneli’ni mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.
Kaleler: Antakya Kalesi, Koz Kalesi, Darbısak Kalesi, Payas Kalesi Hatay’da gezebileceğiniz tarihi kaleler arasında yer alıyor.
Uzun Çarşı: Hatay’ın turistik mekanlarının başında gelen Hatay Uzun Çarşı keyifli zaman geçirebileceğiniz bir diğer durak Hatay’da. Hem geleneksel el sanatlarını yakında tanıyabileceğiniz, hem hediyelik eşya alabileceğiniz Hatay Uzun Çarşı’ya birkaç saatinizi ayırabilirsiniz.
Habibi Neccar Camii: Hatay’ın en önemli tarihi yapılarından biri de Habibi Neccar Camii. İsmini Hz. İsa’nın havarilerinden biriniden alan bu camii Hatay’da gezilmesi gereken yerlerden biri.
Kaplıcalar: Hatay kaplıcaları ile de ünlü bir şehir. Özellikle Erzin Başlamış Kaplıcaları ve Reyhanlı Hamamat Kaplıcaları bu kaplıacalar arasında en bilinenler. Hem dinlenmek hem de şifa bulmak için Hatay kaplıcalarını gezebilirsiniz.
Doğal Güzellikler: Hatay tarihi yapıları ile olduğu kadar doğal güzellikleri ile gezilmesi gereken bir şehir. Özellikle yaz aylarında sıcaktan biraz uzaklaşıp serinlemek isterseniz Batıayaz Yaylası ve Belen Yaylası’nı, mağaralara ilginiz varsa Beşikli Mağara ve Sarıseki Mağarası’nı, Akdeniz’in mavi sularında yüzmek isterseniz de Samandağ Sahili ve Çevlik Plajı’nı gezmenizi öneriyoruz.
Musa Ağacı: Antakya’nın en popüler turist duraklarından olan Musa Ağacı yaklaşık 3 bin yaşındaki efsanevi bir ağaç. Musa’nın asası olduğuna inanılan bu muhteşem ağaç yerli yabancı binlerce turistin akınına uğruyor.
Hatay Gezilecek Yerler – Tarihi Mekanlar
Kapılı Değirmenli Şelale
Amanos Dağları’nın eteklerinde yer alan Kapılı Değirmenli Şelale, bulunduğu bölgenin yaşam koşullarının zor olması nedeniyle pek fazla bilinmemektedir.
Hatay ilinde yer alan şelale Amanos Dağları’nın önemli bir parçasıdır. Son zamanlarda turizme kazandırılmaya çalışan şelalenin çevresi de zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Kapılı Değirmenli Şelale, Dörtyol ilçesindeki Kapılı Köyü’nün sınırları içerisinde yer alıp, 15-20 metreden dökülmektedir. Köy, zor yaşam koşulları sebebiyle yıllar önce boşaltılmıştır.
Erzin Başlamış Kaplıcaları
Hatay-Erzin’e bağlı olan Başlamış Köyü’ndeki kaplıcalar ve içmeler, özellikle yaz aylarında şehrin turizmini hareketlendirmektedir.
İlçe merkezine 3 kilometrelik bir mesafede bulunan Erzin Başlamış Kaplıcaları, Amanos Dağı’nın eteklerinde, sıcak suyuyla, suyundaki minerallerle turistlerin ilgi odağı. Erzin’deki içme sularının içerisinde sülfat, bikarbonat, magnezyum ve karbondioksit bulunmaktadır. Genellikle idrar yolları, metabolizma ve sindirim sistemine iyi geldiği bilinmektedir.
Erzin Kaplıcaları’ndan yararlanmak isteyen turistler için belediyeye ait bir motel bulunmaktadır. Motelin yatak kapasitesi 150 yataklıdır. Erzin Başlamış Kaplıcaları Hatay yolculuğunuzdaki duraklarınızdan biri olabilir.
Reyhanlı Hamamat Kaplıcaları
Yüzyıllarca varlığını sürdürmeyi başaran ReyhanlıHamamat Kaplıcaları, Hatay’ın Kumlu ilçesine oldukça yakındır ve Amik Ovası’nda yer almaktadır.
Sularının içerisinde klorür bol miktarda vardır ve buna nazaran toksit maddeyi içinde barındırmamaktadır. Aynı zamanda mineralizasyon bakımından diğer termal sulardan ayrılmaktadır. Su özelliklerini göz önünde bulundurursak, Hindistan’da da bu kaplıcanın bir benzeri bulunmaktadır.
Reyhanlı Hamamat Kaplıcası’nın turistler tarafından da çok fazla merak edilmesi ve tercih edilmesinden dolayı, çevresinde birçok otel ve tesis yapılmıştır. Oteller gelen misafirlerine termal sularda tedavi süreçleri uyguluyor. Hatay’ın tarih ve doğa kokan havasında termal suların da tadını çıkarma imkanınız var.
Eğer bu imkandan yararlanmak istiyorsanız hemen Hamamat Kaplıcaları’na yakın otellerin birinde rezervasyonunuzu gerçekleştirebilirsiniz.
Darbısak Kalesi
Hatay’ın geçmişinden günümüze kadar gelebilen Darb-ı Sak Kalesi, yüksek bir tepede konuşlanmış, harika bir manzaraya sahiptir.
Kırıkhan-Hassa yolu üzerinde bulunan kale, üçgene yakın şekilde olan bir taş duvarla çevrilidir. Kale, askeri amaçlarla kullanılmış olup, Kahramanmaraş-Gaziantep tarafındanAntalya’ya giden yol ile Halep yolunun güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmıştır. Günümüzde şehrin ziyaret duraklarından biridir.
Koz Kalesi
Hatay’ın tarihi yapıtları arasındaki Koz Kalesi, Altınözü ilçe merkezi sınırlarında bulunmaktadır.
Kalenin Antakya Prensliği döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Bunun dışında tarihiyle ilgili pek bir bilgi yoktur. Kale, Bizans ve Haçlılar tarafından aktif olarak kullanılmıştır. Fakat 1268 yılında Baybars tarafından alındıktan sonra önemini tamamen yitirmiştir.
Hatay tatilinizde Koz Kalesi’ni gezerek şehrin belli bir tarihine tanıklık edebilirsiniz.
Kinet Höyük
İlk yerleşiminin Geç Neolitik Çağ’da gerçekleştiği Kinet Höyük, Hatay’ın İskenderun ilçesine 30 kilometre uzaklıktadır.
Kinet Höyük, 33 dönümlük bir alanda kurulmuş olup, Kilikya’nın en büyük antik şehri olarak kabul edilir. Bölgede ilk olarak 1992 yılında arkeoloji kazıları yapılmıştır. Kazılar Hatay Müzesi tarafından yürütülmüştür.
Kazılar sonucunda birçok ev kalıntısı, geniş tabaklar bulunmuştur. Araştırmalarda Kinet Höyük’te yaşayan halkın şehir hayatı yaşadığı anlaşılmıştır. Bölgedeki kalıntıların çoğu günümüzde Hatay Müzesi’nde sergilenmektedir.
İskenderun’da bulunduğunuz günlere Kinet Höyük’ün tarihi gerçekliğine tanık olma fırsatını kaçırmayın.
Batıayaz Yaylası
Doğal su kaynaklarıyla ünlü bir bölge olan Batıayaz Yaylası, Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunmaktadır.
Günümüzde yöre halkı tarafından piknik yeri olarak kullanılan yayla, son yıllarda turistlerin de yoğun ilgisini görmektedir. Bölge aynı zamanda bir yerleşim alanıdır.Antakya’nın merkezine 15 kilometre uzaklıkta bulunan yayla, İskenderun’a 14 kilometrelik bir mesafede yer alır.
Doğasına ve tertemiz havasına doyum olmayan Batıayaz Yaylası, Hatay gezinize mutlaka dahil olmalı.
St. Pierre Kilisesi
Hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmeyen St. Pierre Kilisesi, Hatay-Antakya’da Asi Nehri’nin batısında bulunmaktadır.
Şehrin tarihi gerçekliğini gözler önüne seren St. Pierre Kilisesi, yıl içerisinde birçok yerli ve yabancı turistin yoğun ilgisini görmektedir. Bir mağaradan oluşan kilise, 13 metre derinliğinde ve 7 metre yüksekliğindedir. İlk Hristiyanlar tarafından toplantı yeri olarak kullanılan St. Pierre Kilisesi’nin özellikle taban mozaikleri görülmeye değer nitelik taşımaktadır.
Samandağ Sahili
Özellikle yerli halkın akın ettiği bir nokta olan Samandağ Sahili, Hatay-Antakya’da bulunmaktadır.
Samandağ Sahili, Antakya’ya 22 kilometre uzaklıktadır. Sahil uzunluğu ise 16 kilometre uzunluğundadır. Sahilin plajı sadece yerli halkın değil, şehre gelen turistlerin de gelip, keyifli anlar yaşadığı bir noktadır. Sahilin kumsalı ince kumlardan oluşuyor. Bölgede meltem ve lodos rüzgârının etkisi oluğu için sörf yapılabiliyor. Yanınıza malzemelerinizi getirdiğiniz takdirde sörfün tadını çıkarabileceğiniz bir nokta olur Samandağ Sahili.
Antalya’da bulunduğunuz günlere biraz sörf heyecanı biraz da eğlence eklemek isterseniz Samandağ Sahiline mutlaka uğrayın deriz.
Habibi Neccar Camii
Hatay-Antakya’nın tarihi eserlerinden biridir Habibi Neccar Camii. Etkileyici bir efsaneye de sahip olan cami, Kurtuluş Caddesi ile Kemalpaşa Caddesi kavşağında bulunmaktadır.
İsmini ise M.S. 40’lı yıllarda yaşamış Hz. İsa’nın ilk havarilerine inanan bir Antakyalıdan almıştır. Efsaneye göre, Roma döneminde Antakya’da yaşayanlar halk putperestmiş. Hz. İsa Antakyalılar için 2 resul gönderir. Resuller halk tarafından taşlanırken Habibi Neccar gelir ve resullerin doğru söylediğini halka anlatır fakat halk inanmaz taşlamaya devam eder. Habibi Neccar’ı da bu olayın ardından öldürmüşlerdir. Derler ki Habibi Neccar’ın kesilen boynu şimdi bulunan caminin olduğu yere kadar gelir. Ardından bu noktada Habibi Neccar Camii inşa edilir. Günümüzde turistler tarafından ziyaret edilen Habibi Neccar Camii, gezinizin bir parçası olabilir. Ardından; Beşikli Mağara’yı, Hatay Uzun Çarşı’yı, Musa Ağacı’nı da gezi listenize dahil edebilirsiniz.
Beşikli Mağara
Tarihi kalıntılarıyla yıl içerisinde birçok yerli ve yabancı turistin yoğun ilgisini gören Hatay, Çevlik Ören Yeri’yle,Musa Ağacı’yla, Habibi Neccar Camii’yle, Payas Kalesi’yle,Sarıseki Mağarası’yla, Asi Nehri’yle ve diğer tarihi-doğal alanlarıyla anlatır kendini.
Kendinden bir parçasını da Beşikli Mağara’ya saklamıştır. Beşikli Mağara, Samandağ’ında bulunmaktadır.Vespasianus ve Titus Tüneli’ne yakın olan mağara, aslında Roma dönemine ait bir mezarlıktır. Mezarlığın içinde oyulmuş bir şekilde 12 mezar vardır ve turistlerin en çok merak ettiği yerler arasındadır. Mezarların kime ait olduğu konusunda kesin bir bilgi olmasa da Romalı yöneticilere ve Seleucia Pieria Antik Kenti’nin ileri gelenlerine ait olduğu düşünülmektedir. Mezarlar duvarlar ile birbirinden ayrılmıştır. Antakya gezinizde Beşikli Mağara’nın değişik atmosferinde güzel bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Bu arada bölgenin yöresel yemekleri damak tadınızı şenlendirmeyi unutmayacak.
Hatay Uzun Çarşı
Hatay’ın tarihi yerleri ve doğal güzelliklerinin yanı sıra yöresel yemekleri de oldukça ünlüdür. Yemeklerinde kullanılan baharatların alındığı en gözde yer ise Hatay Uzun Çarşı’dır.
Hatay Uzun Çarşı’da sıra sıra dizilmiş baharatçılar, aktarlar, el işçiliği olan hediyelik eşyalar kolaylıkla bulunuyor. Aynı zamanda çarşıda kuyumcular da yerini almıştır. İstanbul’un Kapalı Çarşı’sı gibidir adeta. Gün içerisinde yemek malzemeleri alanların altın için uğrayanların yanı sıra yerli ve yabancı turistler tarafından da yoğun ilgi görür.
Hatay Uzun Çarşı, Atatürk heykelinin bulunduğu Belediye Meydanı’na kadar devam eder. Çarşı boyunca başlanan sokaklar büyük bir bütünlük oluşturuyor. Her meslek grubu farklı sokak aralarında toplanmış olsa da Hatay Uzun Çarşı’yı gezdikten sonra hepsinin muhteşem bir uyun içinde olduğunu fark edeceksiniz.
Hatay Uzun Çarşı, baharat kokuları eşliğinde sizleri keyifli bir alışverişe ve keyifli saatlere davet ediyor. Antakya’da bulunan Antakya Mozaik Müzesi, Habibi Neccar Camii, Aziz Simeon Manastırı ve Musa Ağacı da ziyaretlerinizi bekliyor olacak.
Çevlik Ören Yeri
Hatay, Türkiye’nin önemli tarihi kalıntılarını içinde barındırmaktadır. Musa Ağacı, Payas Kalesi, Sarıseki Mağarası, Asi Nehri, Beşikli Mağara, Aziz Simeon Manastırı ve diğer tarihi-doğal güzellikleri mutlaka uzun bir gezi programına dahil edilmeli.
Samandağ ilçesinde bulunan Çevlik Ören Yeri, hem tarihi bir değere hem de doğal bir güzelliğe sahiptir ve Hatay’ın görülmesi gereken yerlerinden biridir. Çevlik Ören Yeri Selevkoslar tarafından kurulmuş olup başken yapılmıştır. Fakat saldırılara çok açık olduğu için Antakya kurulup başkent bu bölgeye taşınmıştır. İlk dönemlerinde ismi Seleukeia Pierria’ydı. Kent aynı zamanda bir ticaret merkezi konumundaydı. Çevlik, günümüzde hem tarihi bir gezi alanı hem de tatil için ideal bir noktadır. Uzun bir kumsalı vardır. Denizinin sürekli dalgalı olması sebebiyle sörf için oldukça uygundur. Hatay’a bir yolculuk düzenlemeyi planlıyorsanız Çevlik Ören Yeri’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Musa Ağacı
Hatay’da bulunan Musa Ağacı, bölgenin hem en çok ziyaret edilen turistik alanlarından biridir hem de köklü bir geçmişe sahiptir. Tahminen 3 bin yıldır ayakta durduğu düşünülen Musa Ağacı, Hıdırbey Köyü sınırları içerisindedir ve bölgenin turizme katkı sağlayan noktalarından biridir. Üstelik bir efsanesi vardır Musa Ağacı’nın.
Derler ki; Hz.Hızır ve Hz. Musa birlikte Hıdırbey Köyü’nü yakınında bulunan Musa Dağı’na çıkacaklardır. Bu sırada şimdiki Musa Ağacı’nın olduğu yere gelirler. Bu sırada Hz. Musa çok susar ve bastonunu buraya bırakarak dereye su içmek için gider. Ardından yola devam ederler. Hz. Musa birden bastonunu unuttuğunu fark eder ve geri dönerler. Bakarlar ki asa olduğu yerde yeşermiş bir fidan haline gelmiştir. İşte o günden sonra o fidan büyümüş ve Musa Ağacı olarak anılmış. Günümüzde ise Musa Ağacı bir turistik noktadır ve yerli-yabancı turistler tarafından sürekli ziyaret edilmektedir. Hatay gezinize Musa Ağacı’nı kesinlikle eklemelisiniz.
Bu şehirde göreceğiniz tarihi ve doğal güzellikler arasında; Payas Kalesi, Beşikli Mağara, Çevlik Ören Yeri, Cin Kulesi, Asi Nehri ve Sarıseki Mağarası da bulunmaktadır. Hatay aynı zamanda yöresel yemekleriyle de kalbinizi fethedecek.
Meryem Ana Havuzu
İskenderun’a bağlı Arsuz mevkiinde yer alan Meryem Ana Havuzu, Hacıahmetler Köyü’nden 8 kilometre uzaklıkta kendini göstermektedir. Bu arada Arsus yemyeşil doğasıyla huzur veren nehriyle hayranlığınızı kazanacak bir bölge.
Halk arasında Seydi adıyla bilinen Hristiyan inanışına göre Meryem Ana, Kudüs’ten Efes Antik Kenti’ne yürürken bu noktada durmuş, sıcak ve suyun aktığı gölde yıkandığı bilinmektedir. Bu gölde akan soğuk suyun kutsallığı, sıcak suyun ise günahı simgelediğine inanılmıştır. Aynı zamanda Meryem Ana bu bölgeye geldiğinde oruç tutmaktadır. Orucunu açmak için etrafa bakınırken sudan taşa bir balık atlamıştır ve güneş ışığında pişmiştir ve Meryem Ana karnını doyurmuştur.
İşte bu yüzden her yıl Hristiyanlarca 14 Ağustos’ta Meryem Ana Havuzu’nda bayram ibadetleri yapılmaktadır. Hac olarak kabul edilen Seydi, ziyaretçi bakımından oldukça yoğundur ve bu mistik havası olan bölgeyi gezmek farklı bir gün geçirmenizi sağlayacak.
Payas Kalesi
Cin Kulesi gibi Haçlılar ve Cenevizliler döneminde yapıldığı düşünülen Payas Kalesi, yapı malzemesine göre tamamı ile bir Osmanlı kalesidir.
Hatay’ın İskenderun Payas arasında bulunan kale, başta Evliya Çelebi olmak üzere bir dönem birçok seyyahın ilgi odağı olmuştur.
Payas Kalesi, Türk hakimiyetine girdiği dönemlerde oldukça harap bir durumdaydı ve Payas mevkiinin önemi artınca kalenin onarımı yapılmıştır.
Yabancı gemilerin su ihtiyaçlarını karşılayan kalenin denize yakın olmasından dolayı ll. Sultan Selim döneminde buraya tersane, gümrük ve iskele yapılarak uzun yıllar kullanılmıştır.
Cin Kulesi
Hatay tarih yapıtlar bakımında oldukça zengin bir şehirdir.
Özellikle İskenderun ve çevresi doğanın eşsiz manzarasıyla yemyeşil yaylalarıyla, mavinin tonlarını taşıyan deniziyle ve eğlence merkezleriyle ilgi gören bölgelerden sadece bir tanesidir. Buradaki antik kentler, tarihi kiliseler ve kaleler ilginizi fazlasıyla çekecek. İskenderun’da bulunan Cin Kulesi de ilgi gören yerler arasındadır.
Cin Kulesi Sokullu Mehmet Paşa külliyesi ile deniz kıyısı arasında konumlanmış bir tepede bulunmaktadır. Bir gözetleme kulesi özelliği taşımaktadır ve kulenin Haçlılar ya da Cenevizliler döneminde yapıldığına dair söylentiler vardır. Cin Kulesi’nin manzarası bir harikadır ve bu gezinizin ardından İskenderun’un diğer güzelliklerini görmek için yola koyulabilirsiniz.
Sarıseki Mağarası
Hatay il sınırları içerisinde bulunan Sarıseki Mağarası en güzel panoramik görüntüler elde edeceğiniz önemli bir noktadır.
Denizden yüksekliği 1300 metre olup, mağara içinde çok fazla yarasanın yerleşim alanı olarak seçmesinden dolayı halk tarafından Kuşlar Mağarası olarak söylenmektedir. Günümüze kadar bilimsel bir çalışma yapılmayan mağara sarkıt ve dikitleriyle hoş oluşumu altında dikkat çekmeyi başarıyor.
Asi Nehri
Antik dönemde Orontes olarak adlandırılan Asi Nehri’nin toplam uzunluğu 380 kilometredir.
Türkiye sınırları içinde de geçmekte olan bu nehir,Lübnan’daki Bekaa Vadisi’nden doğar. Özellikle Türkiye sınırlarında olan Antakya çevresindeki tarım alanları için büyük bir öneme sahiptir.
Her noktasında derin hisler yaratmayı başaran Asi Nehri, konumlandığı coğrafyada eşsiz bir parça haline gelmiştir. Gezilip görülmesi gereken o kadar fazla yeri vardır ki; günlerce gezseniz yine de bitiremezsiniz bu güzelliği. Antakya Harbiye’de sabah kahvaltınızı yaparken yorgunluğunuzu büyük bir keyifle atacaksınız. Buranın manzarası öyle bir içinizi açacak ki bu geziye son vermek istemeyeceksiniz.
Vespasianus ve Titus Tüneli
Hatay Samandağı’nda bulunan Vespasianus ve Titus Tüneli, Roma döneminin teknoloji harikası yapıtıdır.
Doğal bir yarık durumunda olan ve daha sonra insan eliyle tamamlanan tünel, 130 metre uzunluğundadır. Yapımı sırasında büyük Yahudi isyanında esir düşen köleler çalıştırılmıştır ve Generel Vespasianus Roma İmparatoru ilan edilince bu tünele oğlu Ttitus devam etmiştir. İsmi de bu baba oğuldan gelmektedir.
Vespasianus ve Titus Tüneli’nin çevresinde defne bahçeleri, ıssız tünele hayat verir gibi süslüyorlar çevreyi ve Türkiye’de sadece burada defne yağı çıkartılıp sabun imal ediliyor. Bir yanda ıssız sessiz bir tünel, diğer yanda tünele can veren defneler. Böyle bir güzellik pek bulunacak bir şey değildir. Farklı bir dünyayı keşfetmek istiyorsanız, pek bilinmeyen Vespasianus ve Titus Tüneli’ni ziyaret edebilirsiniz.
Aziz Simeon Manastırı
Hatay Antakya’da bulunan Aziz Simeon Manastırı, kentin 18 kilometre uzağında yer almaktadır. Yapımı hakkında değişik bir bilgi vardır.
6. yüzyılda gerçekleşen olayda; Aziz Simeon Sitilit, dünya nimetlerinden elini ayağını çekince tek başına bir sütun üzerinde hayatının geri kalanını sürdürmeye başlar.
Ölene kadar hiç aşağı inmeyen Aziz Simeon’un müritleri sütunun çevresine bir kilise ve manastır yapmışlardır. O dönemlerden günümüze kadar ulaşmayı başaran bu yapı, yarı yıkık olsa da hala ziyaret edilmektedir. Antakya’daki tarihi gezinize Aziz Simeon Manastırı’nı de ekleyip değişik bir mimariyi inceleme fırsatı bulabilirsiniz.
Antakya Mozaik Müzesi
Mitolojik izlerini hala taşıyan eserler, görkemli dönemlerinden günümüze kadar gelerek eşsiz simgeler şu anda Antakya Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir.
Hatay Antakya’da bulunan müze, sergilediği mozaiklerin sayısı büyüklüğü ve kalitesi yönünden dünyanın en zengin ikinci mozaik müzesi olarak kabul edilmektedir.
Mozaiklerin üzerine işlenen mitolojik simgeler, 1932 yılında yapılan kazılar sonucu tekrar gün yüzüne çıkmıştır. Romave Bizans dönemlerinin izlerini taşıyan hamamlar, evler ve kiliselerin mozaikleri Samandağı, Antakya ve Harbiye’de varlığını sürdürmektedir. Ayrıca müzede heykellerde bulunmaktadır. Güneş Tanrısı Apollon’un görkemli heykeli bunlar arasında en önemlisidir. Eşi benzeri bulunmayan bu nadide eserler Antakya Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir. Mozaiklere işlenen mitolojik konular sizi tüm Olimpos Tanrılarıyla tanıştıracak.
Daphne
Antakya Harbiye bölgesinin tarih boyunca adlandırıldığı isim Daphne. Fakat ismin çıkış noktasının oldukça ilginç bir hikayesi var:
Daphne Hikayesi;
Zeus’un oğlu Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında genç ve güzel bir kız görür. Bu güzel kızın adı Defne’dir. Apollon görür görmez aşık olur. Onunla konuşmak ister. Fakat Defne, Işık Tanrısı’nın içinden geçenleri anlamıştır. Kaçmaya başlar. O kaçtıkça da Apollon kovalar.Bir taraftan da “’Kaçma seni seviyorum”’ diye bağırır.
Defne ise Tanrılarla beraber olan kadınların başlarına neler geldiğini bildiği için korkuya kapılır ve kaçmaya devam eder.
Apollon ise bu güzel periyi mutlaka yakalamak istemektedir. Aralarındaki mesafe gittikçe kısalır ve bir an gelir ki Defne, Apollon’un sıcak nefesini saçlarının arasında duyar. Artık kurtuluş imkanı kalmadığını anlayan Defne, birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır: “’Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru.”’
Bu içten yalvarma üzerine Defne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder ve derisi kabuk bağlar, saçları yapraklara dönüşür ve vücudu odunlaşarak bir ağaca dönüşür. Defne ağacı…
Bu manzara karşısında şaşıran Apollon, Defne’nin ağaç oluşunu hayret ve üzüntü ile seyreder. Sonra da sarılır ve sert kabukları altında hala çarpmakta olan kalbinin sesini duyar ve şöyle seslenir: “’Defne, bundan sonra sen, Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız yanyana geçecek. “’
Bu tatlı sözler üzerine Defne, dallarını eğerek Apollon’u saygı ile selamlar.
İşte bu öykünün geçtiği yer bugünkü Harbiye’dir.
0 Comments