Çanakkale’de Gezilecek Yerler
Çanakkale’de Gezilecek Yerler Listesi
Yolunuz Çanakkale’ye düşerse mutlaka Çanakkale’de görülmesi gereken yerleri sizler için derledik.
Çanakkale’nin tarihi yaklaşık M.Ö. 3000 yıllarına kadar inmektedir ve pek çok medeniyet bu topraklarda barınarak, izler bırakmıştır. Mitolojiye göre Kral Athamas’ın çocukları Phryxus ve Helle üvey anneleri tarafından evlerinden uzaklaştırılınca, gerçek anneleri Bulut Tanrıçası Nephele tarafından gönderilen, uçabilen altın postlu bir koç üzerine bindirilirler. Prens ve prenses gökyüzünde koçun üzerinde uçarken, Prenses Helle suya düşer ve o günden sonra Boğaz, “Hellespont” adını alır.
Asya kıyısındaki Abydos ve Avrupa kıyısındaki Sestus, mitolojinin en hüzünlü aşkına sahne olmuştur. Leandros, Afrodit’in rahibelerinden Hero’ya aşık Abydos’lu yakışıklı bir gençtir. Her gece Hero’yu görmek için Abydos’tan Sestus’a yüzerek geçer. Bir gece kötü bir fırtına başlar ve Leandros asla Sestus’a ulaşamaz. Hero, onun boğulduğunu düşünerek büyük bir acı ile kendisini denize atar.
Dünya arkeoloji literatürünün önemli mekanlarından olan Truva, Neandria, Alexandria-Troas, Assos, Chryse, Dardanos ve Lampsakos, Çanakkale ili sınırları içindedir. Çanakkale’nin coğrafik konumundan dolayı taşıdığı stratejik önem, bu bölgede konumlanan devletler tarafından oldukça dikkate alınmıştır. M.Ö. 5. yüzyılda Çanakkale Pers İmparatorluğu’nun hakimiyeti altında bulunmaktaydı. Pers Kralı Xerxes Avrupa’yı fethetmeyi planlıyordu ve 100.000 kişilik askeri birliğini Boğazın en dar noktasından Trakya’ya geçirebilmek için gemilerden köprü yaptırdı. O zamandan beri, Çanakkale, Marmara Denizine ve oradan da Karadeniz’e girişte olduğu gibi Avrupa ve Asya arasındaki geçişi de kontrol edecek çok önemli coğrafik bir dar geçit olarak kalmıştır. Makedonya Kralı Büyük İskender, M.Ö. 384 yılında Anadolu’nun Ege ve Akdeniz’de hakimiyetinin gerçekleştiği seferine, Boğazı geçerek başlamıştır.
Daha sonraki dönemlerde Roma’lılar, M.Ö.2. yüzyıldan M.S.395 yılına kadar ilin yönetimini ellerinde bulundurmuş, Roma egemenliğini takiben Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyeti yaşanmıştır.
Bizans İmparatorluğu’ndan sonraki yüzyıllarda bölgede Arap ve Haçlı istilaları olmuştur.
14. yüzyılda bir Türk Oymağı olan Karasioğulları yöreye gelmiş ve Balıkesir’i başkent yapmışlardır.
15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun Padişahı Fatih Sultan Mehmet Boğazın her iki kenarına da kale inşa ederek “Çanakkale” şehrini kurmuştur.
1915 yılında Türk Ordusunun Komutanı Mustafa Kemal, İttifak Devletlerinin yöreden çıkmasına öncülük etmiştir.
GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARK GEZİ GÜZERGAHI
4 Saatlik Gezi Güzergahı
Kilitbahir Kalesi
Seyit Onbaşı Anıtı ve Mecidiye Tabyaları
Çanakkale Şehitler Abidesi
57 Alay Şehitliği
Conkbayırı, Atatürk Anıtı ve Siperle
8 Saatlik( Bir Günlük ) Gezi Güzergahı
Kilitbahir Köyü ve Kalesi
Seyit Onbaşı Anıtı ve Mecidiye Tabyaları
Şahindere Şehitliği
Alçıtepe Köyü Sargıyeri Şehitliği
Çanakkale Şehitler Abidesi
Yahya Çavuş Anıtı ve Şehitliği
Kabatepe
Anzak Koyu
57 Alay Şehitliği
Conkbayırı, Atatürk Anıtı ve Siperle
2 Günlük Gezi Güzergahı
Kilitbahir Köyü ve Kalesi
Seyit Onbaşı Anıtı ve Mecidiye Tabyaları
Soğanlıdere Şehitliği
Şahindere Şehitliği
Alçıtepe Köyü Bakı Terası
Kaymakam Yarbay Hasan Bey Şehitliği
Çanakkale Şehitler Abidesi
Seddülbahir Köyü
Yahya Çavuş Anıtı ve Şehitliği
Sargıyeri ve Hastane Şehitliği
Kabatepe Tanıtma Merkezi ve Müzesi
Anzak Koyu
Mehmetçiğe Saygı Anıtı
Kanlı Sırt Anıtı ve Kitabesi
57 Alay Şehitliği
Mehmet Çavuş Anıtı
Conkbayırı, Atatürk Anıtı, Siperler ve Kitabeler
İşte Çanakkale’de Gezilebilecek Yerler
Çanakkale Aynalı Çarşı
Çanakkale savaşlarında bir halk türküsüne de konu olan ünlü çarşının 1889 yılında II. Abdülhamid’in padişahlığı sırasında, Çanakkale’nin önde gelen Yahudi ailelerinden biri tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Doğrulanamayan bir iddia ise çok daha önceleri yapıldığıdır. Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eserinde de çarşıdan söz edilmektedir. Çarşıya ilişkin kayıtlar incelendiğinde İstanbul’daki Mısır Çarşısı’nın minyatürü olduğu anlaşılmaktadır.
Çanakkale Şehitliği
Çanakkale savaşlarının merkezi olan, insanoğlunun tüylerini ürperten, tarifsiz bir duygu yoğunluğunun içine sürükleyen ve bu vatanın evladı her kişinin o havayı soluyarak öğrenmesi gereken bir destanın yazıldığı Gelibolu yarımadası tarihi milli parkında kalan anıt ve şehitlikler… Çanakkale’ye gelindiğinde belki de ilk ziyaret edilmesi gereken mekan.
Çanakkale Şehitler Abidesi Harp Müzesi
Çanakkale Merkez
Zeytin ağaçları, boğazı, İda Dağı, şarabı ile bir mitoloji kenti, güzel deniz şehri Çanakkale.
M.Ö. 3000 yılından bu yana Troyalılar, Akalar, Persler, Katalonyalılar, Romalılar ve Türkler’in yerleşim bölgesi olan Çanakkale özellikle tarih ve mitoloji açısından çok zengin bir birikime sahiptir. Çok önemli su yolları üzerinde bulunan Çanakkale, Anadolu ile Avrupa ve Akdeniz ile Karadeniz arasındaki bağlantıyı sağlaması nedeniyle Antik Çağ’da olduğu gibi günümüzde de çok önemli bir konumdadır.
Eski çağlarda Hellespontos ve Dardanel olarak anılan Çanakkale bugünkü ismini bölgede bulunan Çanak Kale’sinden almaktadır. 18. y.y.’a dek kent olma yolunda önemli bir gelişme gösteren Çanakkale, özellikle boğazlardaki ticari faaliyetlerin yoğunlaşması ile birlikte bir liman kenti olmaya ve zenginleşmeye başlamıştır. Bölge ekonomik faaliyetlerin yoğun olduğu bir yer olmasının yanında çevresindeki Kazdağları,Gökçeada, Bozcaada, Assos, Saros Körfezi ve Eceabat ile de önemli bir turizm merkezidir.
Gelibolu Yarımadası üzerinde bulunan şehir, dünya tarihinde de çok önemli bir yere sahip olan Çanakkale Savaşları’nın tarihini gözler önüne seren anıt, şehitlik ve mezarlıkları ile görülmeye değerdir.
Toplam kıyı uzunluğu 671 km olan Çanakkale aynı zamanda Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahiptir. Sanayileşme ve kentleşmenin yoğun olarak yaşanmadığı şehirde Kaz Dağları’nın doruklarından Marmara Denizi ile Ege Denizi’nin birleştiği boğaza kadar doğal güzelliklerle karşılaşmak mümkündür.
Çanakkale Merkez günümüzde şehrin en kalabalık nüfusunun olduğu yerdir. Son verilere göre nüfus merkezde 135 bin’dir. Farklı etnik kimliklerden oluşan ve geleneksel niteliklere sahip bir halkı olmasına rağmen özellikle şehir merkezinde daha modern bir yapı ve yaşam vardır.
Muhteşem Çanakkale Boğazı manzarasıyla Truva filminde kullanılan tahta atın ve antik Truva şehrinin maketinin bulunduğu Çanakkale kordon boyunu da içeren merkez, şehrin kalbi olmuştur.
Çanakkale Deniz Müzesi
1462 yıllında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan, Çanakkale Savaşları’nda da kullanılan, Çanakkale Deniz Zaferi’nin kahramanlarından Nusrat Mayın Gemisi’nin orijinal boyutlarındaki maketi ve Çanakkale Savaşları’nda kullanılan çeşitli silahların bulunduğu müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
Tarihte önemli olaylara ve savaşlara tanık olan Çanakkale, hem bu yönüyle hem de bir tatil noktası olması sebebiyle yıl içerisinde oldukça fazla bir ziyaretçi potansiyeli vardır. Gezilecek ve görülecek yerlerinin fazla olması da ilgileri üzerine çekmesinin nedenlerindendir.
Çanakkale Deniz Müzesi, il merkezinde olup; 1915 deniz ve kara savaşlarını anlatan bir müzenin bulunmaması nedeniyle kurulmuştur. Özel kişi ve kuruluşlar ile komutanlık arşivinden bağışlanan eşyalarla zenginleşen deniz müzesi, Çimenlik Parkı’nın içindeki 1927 yılında yapılan binada faaliyet göstermektedir. İlk ismi Çanakkale Boğaz Komutanlığı Müzesi’dir. 1991 yılında ismi Askeri Müze Müdürlüğü olarak değiştirilmiştir. Ardından birçok çalışma yapılan müze birçok yenilik ve değişim geçirmiştir. Yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisi nedeniyle son olarak 1. Sınıf Askeri Müzelerin tanımına girdiğine karar verilmiştir.
Çanakkale gezinizde mutlaka görmeniz gereken müzenin ardından; Aynalı Çarşı’yı, Bayraklı Baba’yı, Çimpe Kalesi’ni, Biga Çayı’nı, Parion Antik Kenti’ni, Marmaros Şelalesi’ni ve Truva Antik Kenti’ni ziyaret edebilirsiniz. Tatiliniz sırasında Çanakkale’nin yöresel lezzetlerini denemeyi sakın unutmayın.
Çanakkale Saat Kulesi
Çanakkale’nin simgelerinden biri olan Çanakkale Saat Kulesi, turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biridir. 1897 yılında ll. Abdülhamit döneminde yaptırılan Çanakkale Saat Kulesi’ne, yine dönemin Çanakkale İtalyan Konsolosu Vitalis Gaptirole’nin de katkısı olmuştur. Ayvalık kesme taşından inşa edilmiş olan saat kulesi, kare prizma tarzındadır.
Onarılıp turizme açılan Çanakkale Saat Kulesi detaylı bir restorasyon döneminden geçmiştir. Çanakkale’de tatil yapanların gezi listesine eklediği saat kulesinin ardından;Aynalı Çarşı’yı, Çimpe Kalesi’ni, Bayraklı Baba’yı, Biga Çayı’nı gezerek hem tarihi hem de doğa güzellikleri aynı tatil içerisinde yaşayabilirsiniz.
İtalyan Başkonsolosu, Emilio Vitalis tarafından 1890’larda yaptırılan bu görkemli saat kulesini de görmekte fayda var.
Çanakkale Arkeoloji Müzesi
Çanakkale yöresinde büyük özverilerle devam eden kazılar sonunda çıkarılan, çoğunlukla Truva (Troya, Troia), Assos ve Parion bölgesinde bulunan antik şehirlere ait bulgular ile Polyksena Lahiti gibi pek çok önemli eserin sergilendiği arkeoloji müzesi sizleri geçmiş zamanlara götürebilir.
Truva Antik Kenti
Dünyanın en ünlü arkeolojik kenti olan Truva Antik Kenti, M.Ö. 3000-2500 yıllarında yerleşim yeri olarak kurulduğu bilinmektedir. İlk yerleşim yeri olduğundan beri birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 1871’de Heinrich Schliemann tarafından burada ilk kazısı yapılmıştır ve hala Tübingen Üniversitesi’nde Prof. Dr. Manfred Korfmann burada arkeolojik kazıları sürdürmektedir. Dünya Miras Listesi’nde yer alan kent, Çanakkale Boğazı’nda bulunan Karamenderes Nehri’nin Ege Denizi’ne döküldüğü bulunur.
Çanakkale sınırları içerisindeki Merkez ilçesine bağlı olan İntepe Beldesi’ndeki Truva Antik Kenti’nin bir Türk yurdu olabileceği hakkında görüşler vardır. Sultan ll. Mehmet 1462’de Midilli’yi kuşattığı sırada Truva’da durup, “’Tanrı, yıllar sonra olsa bile, bu kentin ve yaşayanların intikamını bana nasip etmiştir”’ demiş. Kimilerine göre ise Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra Truva’ya gelmiş ve burada Truvalı kahramanların anısına kurban kesip, “’Truvalıların öcünü aldım”’ demiştir. Hatta Mustafa Kemal Atatürk Büyük Taarruzda “’Truva’nın intikamını aldım”’ der.
Truva savaşının yaşandığı bu antik kent ilk kurulduğu dönemden beri önemini hala korumaktadır. Çanakkale’yi ziyarette bulunanların ilk görmek istedikleri yer bu kenttir. 1988 yılından beri dünya miras listesinde olan bu antik şehir 1996 yılından beri ise milli park statüsündedir. Antik medeniyetlerin beşiği kabul edilmiştir. 9 adet şehrin birbiri üzerine kurulmasıyla oluşmuştur. Truva, Troya, Troia, İlion, Vilusa gibi adlarla da anılır. Tarihiyle, yaşanmışlığıyla sizi derinliklerine çekecek olan Truva Antik Kenti görmek için daha fazla beklemeyin. Burada yaşayan her medeniyetin izlerini görürken hem heyecanlanacaksınız hem de ilgi çekici olan bu gezinizi bitirmek istemeyeceksiniz. Çanakkale’nin tarihi noktalarından olan Bakkal Salim Müzesi’ni, Kilitbahir Kalesi’ni, Çimenlik Kalesi’ni ve Aynalı Çarşı’yı da tarihi gezi listenize ekleyebilirsiniz.
Konum olarak Kazdağları eteklerindedir. Pek çok filme de konu olan Truva Atı’nı görmek için buraya uğrayabilirsiniz.
Tepeköy Çınaraltı
Tepeköy Çınaraltı, Gökçeada Tepeköy’de bulunan ve içerisinde tarihi bir çınar ağacının saklı olduğu bir piknik alanı. Yüksek bir tepede yer alan Tepeköy Çınaraltı, sıcak yaz günlerinde bile bunaltmayan havası ve eşsiz manzarasıyla, keyifli bir gün geçirebileceğiniz bir yer.
Gökçeada’da koruma altına alınmış 6 tane çınar ağacı bulunuyor. O çınar ağaçlarının en yaşlısı ise burada, Tepeköy Çınaraltı’nda yer edinmiş kendine. Tarihe meydan okuyan bu çınar ağacı 625 yaşında. Yani 6 asır boyunca, kök saldığı yerden kocaman bir tarihe tanıklık etmiş. Bu açıdan baktığımızda, bu dev çınar ağacı görenleri birden etkisi altına almayı başarıyor. Her rüzgar estiğinde, o çınar ağacı size bir şeyler anlatmaya çalışıyor sanki.
Ağacın hemen dibinde tarihi bir çeşme yer alıyor. O çeşmeyle birlikte, dev çınar ağacı da tel örgü içerisinde korunuyor.
Çınar ağacının ihtişamını arkanıza aldığınızda ise sizi uçsuz bucaksız bir Ege Denizi manzarası karşılıyor. Semadirek Adası ve yeşil bir vadi de bu büyüleyici manzaraya eşlik ediyor.
Tepeköy Çınaraltı’nın etrafına yerleştirilmiş masalarda, Ege’nin eşsiz manzarasına karşı keyifli bir gün geçirebilirsiniz. Etrafta dolaşan evcilleşmiş keçiler de bu keyifli gününüze eşlik edeceklerdir.
Yolunuz Gökçeada’ya düşerse, ihtişamıyla sizi etkisi altına alan çınar ağacı ve büyüleyici Ege manzarasıyla Tepeköy Çınaraltı’nı mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz. Şimdiden iyi tatiller dileriz.
Müsellim Boğazı
Midilli Adası ile Anadolu arasında kalır Müsellim Boğazı. Edremit Körfezi’ni batıdan Ege Denizi’ne bağlar. Çivit mavi deniziyle görenleri adeta etkisi altına alır.
Müsellim Boğazı oldukça büyüktür. Boğazın içerisinde yer alan Müsellim Kayalıkları olarak adlandırılan kayalıklar, yalnızca büyük dalgalarda ortaya çıktıkları için, özellikle tekneler açısından büyük tehlike oluştururlar. Bu nedenle midir bilinmez ama gemiler boğaz geçişlerini, Anadolu tarafından yapmayı tercih ederler.
Müsellim Boğazı balık açısından da oldukça verimli bir bölge. Özellikle Kılıç ve Orkinos başta olmak üzere, pek çok balık türü avlanabiliyor.
Ay’ın Müsellim Boğazı’nın dingin sularına vuran ışığı, Ege akşamlarının tarif edilmez manzarasını gözler önüne seriyor. Bu eşsiz güzelliği doyasıya yaşamanızı diler, şimdiden iyi tatiller dileriz.
Gökçeada Uğurlu Köyü
Türkiye’nin en büyük adası olarak bilinen Gökçeada’nın dolayısıyla da Türkiye’nin en batısında bulunan şirin mi şirin bir köydür Uğurlu Köyü. Hiçbir yapı bulunmayan ve tamamen bakir bir sahile sahip olan Uğurlu Köyü’nün, 1970’lerde adanın nüfusunu arttırma amacıyla, yapay bir köy olarak oluşturulduğu söyleniyor. Köy nüfusu, Muğlave Burdur’dan iskan edilmek için getirilen vatandaşlardan oluşuyor.
Uğurlu Köyü, tertemiz, berrak denizi ve el değmemiş koyları ile eşsiz bir güzelliğe sahip. Hatta köye en yakın olan Gökçeada Gizli Liman, mutlaka ama mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri.
Gökçeada’ya gelmişken, Uğurlu Köyü’nü de gezi listenize eklemeyi sakın ihmal etmeyin. Şimdiden iyi tatiller dileriz.
Assos Hüdavendigar Camii
Osmanlı sultanı I. Murat Hüdavendigar tarafından 14. yüzyılda yaptırılan ve Osmanlı’nın kendine özgü eserlerinden biri olan Hüdavendigar Camii, Assos Antik Kenti sınırları içerisinde yer alıyor. Hüdavendigar Camii’nin en bilinen özelliği tek kubbeli ve kare planlı olarak inşa edilmiş olması. Behramkale Köyü’nün tepesinde yer alan camiinin içerisinde kadırga resimleri bulunuyor. Bu özellik, Osmanlı cami mimarisinde eşine az rastlanır bir örnek olarak dikkat çekiyor.
Hüdavendigar Camii’nin giriş kapısının da ilginç bir özelliği var. Bu kapı, kendisinden daha eski olan Cornelius kentinin kapısı. Cornelius Kilisesi’nin onarılmasını emreden Kral Skamandros’un yazdığı yazılar hala Hüdavendigar Camii’nin kapısında yer alıyor. Değişen tek şey, iki kanadı kırılmış haç işareti.
Kral’ın yazdırdığı yazı ise şöyle; “’Skamandros şehri başkanı Anthimos, mükafat olarak kendi günahlarının bağışlanması için istekli bir şekilde dua ederek, gayretle ve emek vererek, Aziz Cornelius Kilisesi’nin sağlam olmayan bölümlerini güzelleştirmek için tamir ettirdi. Her kim bu kilisenin güzelliklerine, durumuna, mozaiğine ve olağanüstü ihtişamına bakarsa, Tanrı’nın kölesi olan ve bu binayı tamir ettiren Anthimos’un ölmeden önce işlediği günahların affı için dua etsin.”’
Halim Bey Konağı Kent Müzesi
Çanakkale’nin Biga ilçesinde yer alan Halim Bey Konağı, ikinci derece tarihi eser olarak kabul edilmiş önemli bir yapıdır.
Biga gezilecek yerlerin ilk sıralarında yer alan konak, 2008 yılında müze olarak restore edilmiş olup, günümüzde yöreye ait birçok eseri ziyaretçilerle buluşturuyor. Halim Bey Konağı Kent Müzesi’nde kılıç, tabanca, gazeteler, bindallı, cep saatleri, radyo, çeyiz malzemeleri ve gelinlikler sergileniyor. Halim Bey Konağı Kent Müzesi, Biga ilçe merkezindeki Turan Mahallesi’nde yer almasından dolayı kolay bir ulaşıma sahiptir.
Savaş Malzemeleri Müzesi
1915 Seddülbahir Savaş Malzemeleri Müzesi
Gelibolu Yarımadası’nda Eceabat’ın yüksek bir tepesinde bulunan Seddülbahir Köyü’ndeki 1915 Seddülbahir Savaş Malzemeleri Müzesi, üç katlı bir binanın ilk iki katında eserlerini sergilemektedir. Müze, tarihçi Ahmet Uslu’ya ait.
Müzenin giriş ve zemin katta bulunan tarihi değerler, gün içerisine birçok turist tarafından ziyaret edilmekte.
1915 Seddülbahir Savaş Malzemeleri Müzesi’nin giriş katında; Çanakkale Savaşı’nın cereyan ettiği zamanlarda askerlerin kullandığı kaşıklar, çatallar, mermiler, mataralar, çeşitli madalyalar, savaşla ilgili belgeler, mermi kutuları, askerlerin giydiği ayakkabılar sergilenmekte.
Alt katında ise Çanakkale Savaşı’nda yaralanan askeri revirde tedavi eden doktor, savaşta yaralanmış ve yardım isteyen askerler mankenlerle canlandırılmış. Girişinde yaşadığınız etkinin iki katını yaşarsınız alt kattaki canlandırmalarla. Müzenin en etkileyen parçası ise birbiriyle çarpışmış mermiler. Seddülbahir Köyü’ndeki bu küçük müzenin büyük bir etkisi var. Kendinizi Çanakkale Savaşı’nın ortasında gibi hissedeceksiniz.
Dardanos Plajı
Çanakkale şehir merkezine bağlı küçük bir yerleşim alanı olan Dardanos, Kepez’e 6 kilometre, Güzelyalı’ya 14 kilometre uzaklıkta bulunmakta. Şehir merkezine ise3,5 kilometrelik bir mesafede yer alır.
Çanakkale il merkezine yakın olması Dardanos’a kolayca ulaşmayı sağlar.
Bu güzel yerleşim alanının tertemiz bir plajı bulunuyor. Dardanos Plajı’na yerli turistler kadar yabancı turistler de ilgi göstermekte. Plajın sahip olduğu kıyı oldukça rüzgar alıyor ve bu durum rüzgar sörfü yapmak isteyenlere de hitap ediyor. Plajda şezlong, şemsiye gibi hizmetler var.
Kepez’de, Güzelyalı’da veya İntepe (Erenköy)’de bulunuyorsanız Dardanos Plajı’na güzel bir gün ayırabilirsiniz.
Ayazma Mesire Yeri
Çanakkale’nin sahip olduğu en güzel manzaraları oluşturan Kaz Dağları, eteklerinde gizlediği Ayazma Mesire Yeri’yle her yıl binlerce turiste ev sahipliği yapmaktadır.
Ayazma Mesire Yeri, dostlarla geçirilebilecek en eğlenceli, ailelerle geçirilecek en huzurlu saatleri sunar. Cennetin en güzel köşesi olduğunu hissedersiniz gördüğünüz an. Buradaki restoranlarda yemek yerken aynı anda doğal bir manzaranın tadını çıkartmış olursunuz. Üstelik bölgedeki restoran oldukça uygun fiyatlara sahip…
Eğer Ayazma Mesire Yeri’nin en güzel köşesinde zaman geçirmek isterseniz erken saatlerde bölgeye gelmeniz gerekiyor.
Kilye Kalesi
Eceabat ilçesinde bulunan Kilye Kalesi, kolay bir ulaşım yoluna sahiptir. Kabatepe yol sapağının 300 metre ilerisinde yer alan kalenin sadece kule kalıntısı günümüze kadar gelebilmiştir.
Kilye Kalesi’nin tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Fakat yapı incelendiğinde Bizans dönemiyle tarihlendirilmiştir. Kilye Koyu’nu ve çevresini korumak için inşa edildiği bilinmektedir. Bu kale kalıntısı 1980 yılında Korunması Gereken Kültürel Varlık olarak kabul edilmiştir. Kilye Kalesi, gezilecek yerler listenize dahil olabilir.
Bigalı Atatürk Evi
Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde yer alan ve bir dönem Atatürk’ün ikamet ettiği ev, günümüzde müze olarak hizmet vermektedir.
Bigalı Atatürk Evi, tam 300 yıl önce inşa edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Savaşları’nın cereyan ettiği dönemlerde, bu evde yaşamıştır. Ev, 1983 yılında restore edilerek müzeye çevrilip ziyarete açılmıştır.
Atatürk Evi’nde Atatürk’ün çalışma masası, yatağı, kıyafetleri, bunların yanı sıra tüfek, sandık, yer kapları, divanlar ve fotoğraflar sergilenmektedir. Bigalı Köyü’nde yer alan müze, sürekli olarak ziyaret edilmektedir.
Kabatepe Müzesi
Gelibolu Yarımadası’nda bulunan Kabatepe Müzesi, bölgenin en çok ziyaret edilen gezi alanları arasındadır.
Müze Kültür Bakanlığı’nın öncülüğünde 1987 yılında hizmete açılmıştır. Fakat 1988 yılında Kültür Bakanlığı’ndan çıkıp Orman Bakanlığı’na bağlanmıştır. Müze, Kilye Bilgilendirme Merkezi’ne 10 kilometre uzaklıkta bulunup, Kabatepe Liman yolunun üzerinde yer alır. Müzede sergilenen eserler arasında Çanakkale Savaşı’nda kullanılan silahlar, mermiler, çeşitli malzemeler, fotoğraflar ve giysiler mevcuttur.
712 eseriyle zengin bir koleksiyona sahip olan Kabatepe Müzesi, Çanakkale gezi listenizde mutlaka yerini almalı.
Gelibolu Mevlevihanesi
Gelibolu Mevlevihanesi, 1621 yılında Azade Mehmet Dede ve dervişleri tarafından inşa edilmiştir.
Mevlevihane, Hamzakoy’da yer almaktadır ve Mevlevihaneler arasındaki en büyük alana sahip yapıdır. Aynı zamanda semahanesi de çok büyüktür.
II. Selim döneminde bu büyük Mevlevihane kapsamlı bir onarımdan geçmiştir. Gelibolu Mevlevihanesi, uzun bir süre askeri bölgenin içerisinde kalmıştır. Fakat 1994 senesinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından alıp, restore edilmiştir. Restorasyon dönemi bittikten sonra ziyarete açılarak hizmet vermeye başlamıştır. Muazzam bir mimariye sahip olan Gelibolu Mevlevihanesi’nin kuzey kısmında semahane-türbe olup, güney kısmında ise dedeler mezarlığı buluyor.
Çanakkale’nin tarih ve doğal güzelliğin muhteşem uyumu arasında gezerken Gelibolu Mevlevihanesi’ni rotanıza dahil etmeyi unutmayın.
Smintheion Antik Kenti
Çanakkale-Ayvacık’ın Gülpınar Köyü sınırları içerisinde bulunan Smintheion Antik Kenti, Apollon’a adanmış kutsal bir alandır.
Alexandria Troas ve Assos kentleri arasında yer alan Smintheion, Hellenistik dönemlere aittir. Antik kentte birçok tarihi kalıntı bulunsa da en önemli kalıntısı kentin tapınağıdır. Tapınak Ion üslubunun en güzel örneklerinden biridir.
Çanakkale’nin doğası kadar tarihi değerleri de turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir. Pek bilinmeyen Smintheion Antik Kenti’nin sahip olduğu tarihi kalıntıları ilk keşfedenlerden biri siz olabilirsiniz.
Bozcaada Yenikale
Bozcaada’da yer alan Rum Mahallesi’nin arkasında kalan Yenikale, uzaktan bakıldığında kolay bir şekilde ulaşılacağı düşünülse de, yola koyulduğunuz an zorlu bir yürüyüş yoluna sahip olduğunu anlarsınız.
Kale kalıntıları, dik bir yamaçta yer alır. Kaleye ulaştığınız an, harika bir manzaranın arasındaki tarihi kalıntıları gezmenin keyfini yaşayacaksınız. Yenikale, Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. 1827 yılında Bozcaada Muhafızı Hafız Ali Paşa’nın isteği üzerine yaptırılmıştır.
Sur duvarında moloz taş ve harç karışımı kullanılmıştır. Bozcaada Yenikale’nin bulunduğu tepede, pişmiş topraklar, seramik parçalar ve mezar kalıntıları görülebilecek tarihi yerlerdir.
Kömür Limanı
Gelibolu-Saros Körfezi’nde bulunan Kömür Limanı, özellikle dalgıçlar tarafından yoğun ilgi görüyor.
Suyun berraklığı, sualtı görüş mesafesinin genişliği ve zenginliğiyle turizmin önemli noktalarından biridir. Liman, Despot Limanı’nın tam karşısında bulunup, Fındıklı Köyü’nden 6 kilometre uzaklıktadır. Liman, düzgün toprak bir yola sahiptir. Bir zamanlar bu limanda kömür taşındığı için ismi Kömür Limanı olarak anılmış. Kömür Limanı’nın suyu 4-5 metre sonra derinleşmeye başlıyor.
Hem güzel bir tatil hem de heyecan verici dalışlar için ideal bir yer olan Kömür Limanı, Gelibolu’nun farklı bir güzelliğine şahit olmanız için sizleri bekliyor.
Saruca Paşa Hamamı
Çanakkale’nin tarihine ışık tutan yapılar arasındaki Saruca Paşa Hamamı, adını banisinden alır. Gelibolu Tersanesi’ni inşa ettiren Saruca Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapım yılı 1391’dır.
Saruca Paşa Hamamı’nın en önemli özelliği Gelibolu’daki en büyük hamam olmasıdır. İçerisindeki mermer çizme, bu hamamı bir asker tarafından yaptırıldığının mesajını verir. Fakat mermer çizme şu anda Gelibolu Tanıtım Merkezi’nde sergilenmektedir.
Saruca Paşa Hamamı’nın yapımında kesme taş ve tuğla kullanılmıştır. Üç bölümden meydana gelmiştir; soğuk, sıcak ve halvet bölümü… Gelibolu Alaaddin Mahallesi’nde bulunduğu için kolay bir ulaşım yoluna sahiptir. Saruca Paşa Hamamı’nı tatiliniz sırasında gezip görebilirsiniz. İçler acısı olan son hali hafızalarınıza kazınacaktır.
Anzak Koyu
Çanakkale’nin turistler tarafından en çok ziyaret edilen noktalarından biridir Anzak Koyu. Sadece tertemiz deniziyle değil, tarihteki önemli olaylara tanıklık etmesinden dolayı da dikkatleri üzerine çekmektedir.
Gelibolu Yarımadası’nda bulunan Anzak Koyu, Çanakkale Savaşı’nda Anzakların burada çıkarma yapmalarından ismini alır. Koy, Anzak ismini resmi olarak 1985 yılında almıştır. Çanakkale’nin doğal güzellikleri kadar tarihi öneme sahip yerlerini de gezerek keyifli bir tatil geçirebilirsiniz. Anzak Koyu hem geçmişiyle hem de tabiat güzellikleriyle beğeninizi kazanacak.
Yeni Zelanda Anıtı ve Çanakkale Deniz Müzesi de gezebileceğiniz yerler arasında olabilir.
Bozcaada Müzesi
Assos Athena Tapınağı
Sadece huzur ve sakinlik isteyenlerin ilk adreslerinden biridir Assos. Hem doğasıyla sarar misafirlerini hem de tarihi kalıntıları arasında unutulmaz bir yolculuk yaşatır.
Assos otellerinden erken rezervasyon yaptırmanız önemlidir. Çünkü özellikle yaz sezonunda oteller tamamen doluyor. Assos otel fiyatlarını internet üzerinden araştırabilirsiniz.
Assos’ta bulunan Athena Tapınağı tatiliniz sırasında gezi noktalarınızdan biri olabilir. 6. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen tapınak adından da anlaşılacağı gibi Tanrı Athena için yapılmıştır. Bölgenin tarihi ve eski dini yaşamı hakkında bilgi veren tapınak dikdörtgen planlıdır. Üstelik güzel bir deniz manzarasına sahiptir. Assos gezinize Athena Tapınağı’nı gezip, bölgenin fotoğraflarını çekebilirsiniz.
Yeni Zelanda Anıtı
Doğal güzellikleriyle turistlerin yoğun ilgisini görenÇanakkale, tarihte önemli olaylara tanıklık etmesinden dolayı yapıtlarıyla da ziyaret edilesi şehirlerden biridir.
Çanakkale’ye hangi amaçla seyahat ederseniz edin, Yeni Zelanda Anıtı’nı mutlaka görmenizi öneririz. Eceabatilçesinde bulunan Conk Bayırı üzerindeki Yeni Zelanda Anıtı, mimar S, Hurts Seager tarafından tasarlanmıştır. Anıt duvarı üzerinde 856 askerin adı yapılmış olup, dört Yeni Zelanda Anıtı’ndan biridir. Anıtın üzerinde; “’Yeni Zelanda Seferi Kuvvetlerinin Anısı – 8 Ağustos 1915”’ yazmaktadır. Anıtın yapılış tarihi ise 1925’tir. Her yıl 25 Nisan’a anıtın önünde anma törenleri düzenlenir.
Yeni Zelanda Anıtı’nı ziyaret ettiğiniz saatlerde 1915 yılında gerçekleşen muharebe günlerine kısa bir yolculuk yapacaksınız. Şehirdeki; Çanakkale Şehitler Abidesi Harp Müzesi, Bayraklı Baba, Çimpe Kalesi tarihi yolculuğunuzun duraklarına dahil etmeyi unutmayın.
Büyük Kemikli Burnu
Saroz’da güzel bir tatile adım atmayı planlıyorsanız ve tatil günlerinizde huzur ve sakinlik tek isteğinizse bölgede bulunan büyük Kemikli Burnu’nu mutlaka ziyaret etmenizi öneririz.
Tarih kokan toprakların aynı zamanda doğal güzellikler sunduğu bu nokta, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’ndan Küçük Anafartalar Köyü’nü geçtikten sonra karşınıza çıkacak. Burada ilk göreceğiniz detay lagün gölüdür. Göl günümüzde balık yetiştirme çiftliği olarak kullanılmaktadır. Büyük Kemikli Burnu’nda temiz havanın ılık esen rüzgarla muhteşem uyumuna şahit olacak ve huzur, dinginlik, karmaşadan uzak birkaç gün geçireceksiniz.
Büyük Kemikli Burnu’na giderken Tuzla Koyu’nu da göreceksiniz. Baştan başa kum olan koyda tek bir taş bile yok. Deniz çok soğuk olsa bile tuz oranı az olduğu için gözlerini yakmayacak. Bol oksijenli bir havada huzurlu saatler geçirmek istiyorsanız Büyük Kemikli Burnu’na gitmenizi mutlaka öneririz.
Bebek Kayalıkları
Türkiye’nin en çekici dalış noktaları arasındaki Bebek Kayalıkları, sizi sonsuz bir yolculuğa çağırıyor. Saros Körfezi’nin dalış noktalarından biri olan Bebek Kayalıkları’nda özellikle dalış deneyimi olanlar için uygundur. Bu noktada daldığınız an birçok rengin ve canlı türlerinin sonsuz mavi içerisinde büyüleyici güzelliğini sunacak.
Özellikle sualtı fotoğrafçılarının ilgi odağı olan Bebek Kayalıkları’nın mitolojik bir hikayesi de bulunuyor. efsaneye göre bu bölgede Agospatami Antik Kenti varmış, Altın Post anlamına gelen bu şehir çok önemli bir yerleşim alanıymış. Çünkü altın postu giyebilen biri ölümsüzleşirmiş. Bu sebepten dolayı bölge korsanlar tarafından sürekli baskına uğrarmış. Baskından kaçan halk, sesleri duyulmasın diye bebeklerini bu kayalıklara bırakırmış. Adını bu hikayeden alan Bebek Kayalıkları, Saros Körfezi tatilinizde size farklı heyecanlar yaşatacak ve dalış anınızda görsel bir şov sunacak.
Neandria Antik Kenti
Çanakkale-Ezine ilçesine çok yakın olan Neandria Antik Kenti’ne, ilçe merkezinin 20 kilometre uzaklığında olan Kayacık Köyü Çığri Dağı üzerinde bulunmaktadır.
Kent adını Helen dilinden almıştır ve genç adamın yurdu anlamına gelmektedir. Çanakkale’nin tarihi kalıntıları arasında olan Neandria Antik Kenti’nin ne zaman kurulduğu hakkında pek bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat burada M.Ö. VII. Yüzyılla tarihlendirilen mezarlar bulunmuştur ve bu mezarlar kentin hangi dönemde kurulduğu hakkında fikir vermektedir.
Antik ketten ilk arkeolojik kazı 1867 yılında yapılmış olup ardından 1899 yılında bir Alman arkeolog tarafından kazı çalışmaları devam etmiştir.
Neandria Ören Yeri’nin çevresindeki surlar 3 kilometre uzunluğundadır ve surlar volkanik liparit taşlarla örülmüştür. Bunun yanı sıra kentin günümüze ulaşan 11 burcu bulunmaktadır. Çanakkale tatilinize Neandria Antik Kenti’ni gezi listenize ekleyebilirsiniz. Bu bölgede listenize ekleyeceğiniz yerler arasına; Mavra Adası,Alexandria Troas, Bakkal Salim Müzesi, Gargara Antik Kenti ve Çimpe Kalesi’ni dahil edebilirsiniz.
Mavra Adası
Çanakkale’nin doğal güzellikleri arasında bulunan Mavra Adası’na Ezine ilçesinden Kumburnu Sahili’ne gidildikten sonra 45 dakikalık bir yolla ulaşılıyor.
Özellikle balıkadamların uğrak yeridir Mavra Adası. Yanınızdaki rehberinizle çıkacağınız tekne yolculuğunda deneyimli balıkçıların göstereceği ıstakoz yuvaları gezi listenizin en çekici detayları arasında olacak. Mavra Adası’nın en güzel manzaralarından biri de günbatımı… Saatler akşamı gösterdikçe gökyüzü mavi, mor, pembe ve kızıl tonlarında birer parçasıyla güneşin yok oluşuna sahne oluyor.
Mavra Adası gezinizin ardında Kumburun çevresindeki Alexandria Troas’ı ve Babakale’yi de ziyaret edip yolculuğunuza devam edebilirsiniz.
Bakkal Salim Müzesi
Tarihteki büyük olaylara ve savaşlara tanıklık eden Çanakkale, hem doğal güzelliğiyle hem de tarihi kalıntılarıyla yıl içerisinde en çok tercih edilen tatil bölgelerinden biridir. Truva Antik Kenti, Çimenlik Kalesi,Aynalı Çarşı, Kilitbahir Kalesi, Neandria Antik Kenti…
Tarihi ve doğal turistik gezi alanı olan Çanakkale gezinizde görmeniz gereken bir yer daha var. Bakkal Salim Mutlu Müzesi… Eceabat ilçesinin Alçıtepe Köyü’nde bulunan Bakkal Salim Müzesi, çocukluğunda Çanakkale Savaşı’ndan geriye kalan tüm materyalleri toplayıp hurdacıya satan ve sonrasında bu bölgede dükkan alan Bakkal Salim Mutlu’ya aittir. İleriki yaşlarında savaşın tüm izlerinin yok olmasına gönlü razı olmamış Bakkal Salim’in. Bakkal raflarının bir bölümünü tarihi eserlere ayırmış. Köy halkı da bulduğu tüm parçaları Bakkal Salim Mutlu’ya verirmiş. Müzenin ilk kuruluş dönemleri böyle gelişmiş.
Şimdi tarihi bir gezi noktasıdır Bakkal Salim Müzesi ve gelişimine her geçen gün devam etmektedir. Çanakkale tatilinizde bu müzeyi gezip Çanakkale Savaşı’nın derin izlerine şahit olabilirsiniz. üstelik müzede, farklı ülkelerde kaleme alınmış Çanakkale Savaşı’nın anlatıldığı kitaplarda bulunmaktadır.
Gargara Antik Kenti
Çanakkale’nin eşsiz güzelliğine eşlik eden tarihi kalıntılardan biridir Gargara Antik Kenti.
Helen dilinde “kaynaşan kalabalık” anlamına gelir ve bu antik kent Çaltı Köyü yakınlarında bulunur. Çanakkale’nin doğal güzelliklerine eşlik eden Gargara, ilk kuruluş dönemlerinde denizden uzaktı. Daha sonra kurulan Yeni Gargara denize daha çok yaklaşmıştır. Yeni Gargara kenti ise Arıklı Köyü’ndeki Zindan Tepe’dedir. Çanakkale’nin denizinde serinleyip güneşin tadını çıkartmak istiyorsanız tatil gezinize Gargara Antik Kenti’ni de ekleyebilirsiniz. Buradaki kalıntılar gerçekten görülmeye değer.
Bu bölgedeki görülmeye değer diğer noktalar arasında Neandria Antik Kenti, Alexandria Troas, Kestanbol Kaplıcası, Truva Antik Kenti ve Çimenlik Kalesi’dir. Diğer tüm tarihi ve doğal güzelliklere şahit olmak tatilinizin en güzel parçalarını oluşturacak.
Alexandria Troas Antik Kenti
Çanakkale-Bozcaada’nın güneybatısında yer alan Alexandria Troas Antik Kenti, ilk kurulduğu dönemlerde ihtişamlı caddelere ve dev yapılara sahipti.
Anadolu ve Makedonya arasında önemli bir liman kenti olan Alexandria Troas, Büyük İskender anısına kurulmuştur. O dönemlerde 60.000 nüfusa sahipti bu antik şehir ve 8 kilometrelik surlarla çevrilmiştir. Üstelik Julius Caesar’ın bu kenti kendi imparatorluğunun yönetim merkezi olmasını planladığı hakkında bilgiler vardır.
Alexandria Troas Antik Kenti’nde detaylı bir arkeolojik kazı yapılmamış olmasından dolayı kentin birçok kalıntısı gün yüzüne çıkmamıştır.
Çanakkale tatilinizde sizin için güzel bir tarih yolculuğu olacak Alexandria Troas. Bu arada Çanakkale’nin gezilecek yerleri arasında; Çimenlik Kalesi, Mavra Adası, Parion Antik Kenti, Truva Antik Kenti, Gargara Antik Kenti, Çanakkale Deniz Müzesi, Aynalı Çarşı, Bayraklı Baba ve Karabiga bulunmaktadır. Hepsini eğlenceli ve bol huzurlu tatilinize eşlik etmeye hazır.
Kestanbol Kaplıcası
Çanakkale-Ezine’nin şirin bir bölgesi olan Kestanbol Köyü, sağlık turizmi açısından oldukça önemlidir.
Eski tarihlerden beri insanlığa sağlık açısından şifa olan Kestanbol Kaplıcası, yıl içerisinde birçok turistin ziyaret ettiği bir nokta olma özelliğini hala korumaktadır.
Kaplıcanın suyu 73 derece olup, suyunun içerisinde kalsiyum ve demir bulunmaktadır. Romatizma, nevrit, kadın hastalıkları ve solunum yolları hastalıklarına iyi geldiği bilinen Kestanbol Kaplıcası, Çanakkale tatiliniz için iyi bir tercih olacak. Hem güneşin tadını bol bol yüzüp serinleyerek çıkartabilir hem de kaplıca sularının içine tüm yorgunluğunuzu kısa bir sürede atabilirsiniz.
Ezine ilçesine 18 kilometre uzaklıkta olan Kestanbol Kaplıcaları doğanın içinde şifalı bir cennet sunuyor sizlere. Çanakkale tatilinizdeyken; Alexandraia Troas’ı, Çimenlik Kalesi’ni, Biga Çayı’nı, Parion Antik Kenti’ni, Zeus Altarı’nı, Gargara Antik Kenti’ni ve Marmaros Şelalesi’ni de gezi listenize ekleyip ziyaret edebilirsiniz.
Çimenlik Kalesi
Hem tarihin önemli olaylarına tanıklık etmiş hem de günümüzde tatil bölgesi olarak en çok tercih edilen tatil bölgelerinden biridir Çanakkale.
Gezilip görülmesi gereken tarihi yerleri fazlasıyla vardır.Çimpe Kalesi, Bayraklı Baba, Çanakkale Kent Müzesi,Gazi Süleyman Paşa Türbesi, Çanakkale Deniz Müzesi,Aynalı Çarşı ve Çimenlik Kalesi…
Çimenlik Kalesi, yani eski adıyla Kale-i Sultaniye Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. 1452 yılında yapılan kale savunma amacıyla yapılmıştır. Üstelik bu tarihi kale 1915 yılında Çanakkale Savaşı’nda da savunma amaçlı kullanılıp sevk ve idari mevkii olmuştur. Çanakkale tatilinizde günlerinizi hiç sıkılmadan geçirdiğinizde Çimenlik Kalesi’ni de ziyaret etmeyi sakın unutmayın. Hem manzarası hem de uzaktan görüntüsü sizi kendine davet edecektir.
Çanakkale Kent Müzesi
19. yüzyılın sonlarına doğru iki katlı olarak inşa edilen Çanakkale Kent Müzesi, yapıdığı ilk sırada altı katı dükkan, üst katı ise ev olarak kullanılmaktaydı.
Çanakkale’ye özel mimari dokularla yapılmış olan binaya 1930’lu senelerde bir kat daha eklenip 6 yıl sonra Emek Otel olarak hizmet vermeye başlamıştır. 2004 yılında ise Çanakkale Belediyesi binayı satın almıştır ve Çanakkale Kent Müzesi olarak hizmet vermesi için çalışmalara başlanmış olup; 2009 yılında müze halka açılmıştır. Çanakkale Kent Müzesi’nin girişi sergi salonu olarak kullanılmaktadır. Birinci katında kent kimliğini anlatan bilgiler ve eşyalar bulunmaktadır. Üst katında ise kent kültürü ve tarihi ile ilgili etkinlikler, konferanslar ve söyleşiler yapılmaktadır.
Çanakkale tatilinizde bir yandan deniz, bir yandan sıcacık güneş günlerinizi doldurup tüm yorgunluğunuzu alırken; diğer taraftan tarihin önemli olaylarına tanıklık etmiş bu şehri keşfe çıkabilirsiniz. Çanakkale Kent Müzesi’ni ziyaret ettikten sonra; Çanakkale Deniz Müzesi’ni, Aynalı Çarşı’yı, Bayraklı Baba’yı, Çimpe Kalesi’ni veParion Antik Kenti’ni gezi listenize ekleyebilirsiniz.
Kabatepe Orman Kampı
Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde bulunan Kabatepe, tatilinizin en güzel geçeceği sessiz, sakin ve kuş sesleriyle dolu vakitlerinize ortak olacak. Sıcaklıktan kaçmak istediğinizde serin denizi sizi kendine davet edecek ve her kulaç attığınızda mükemmel sahilin tadını bolca alacaksınız. Kuşların hiç eksik olmadığı ormanda sadece doğanın tadını çıkartmak yılınızın tüm yorgunluğunu alacak.
Kabatepe Orman Kampı’na ulaşım oldukça kolaydır. Şehirden kalkan otobüslerle ve minibüslerle gidebilirsiniz. Aynı zamanda karavanınızla yolculuk yapacaksanız, burada kolaylıkla konaklayabilirsiniz. Eşsiz bir güzelliğe sahip olan Kabatepe Orman Kampı’nda market ve lokanta da bulunuyor. Üstelik kamp yapanlar için banyo ve tuvaletler de mevcuttur.
Rahat bir kamp alanı sunan Kabatepe Orman Kampı’nda günlerin nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Çanakkale’nin diğer tarihi ve doğal güzelliklerinden olan Çimpe Kalesi’ni, Biga Çayı’nı, Marmaros Şelalesi’ni,Zeus Altarı’nı, Truva Antik Kenti’ni ve Polente Feneri’ni gezi listenize ekleyebilirsiniz.
Gazi Süleyman Paşa Türbesi
Gelibolu’yu fetheden kumandanlardan olan Gazi Süleyman Paşa’nın Bolayır beldesinde yaptırdığı caminin yanında bir de kendi türbesi bulunmaktadır.
Bolayır yakınlarında atın düşüp ölen Gazi Süleyman Paşa burada yaptırdığı caminin yanına gömülmüştür. Türbenin yapılış tarihi hakkında net bir bilgi yoktur. Fakat ll. Abdülhamit’in türbeyi yeniden yaptırdığı kesin olarak bilinmektedir.
Çanakkale’nin gezilecek yerlerinden olan Gazi Süleyman Paşa Türbesi, yıl içerisinde birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir. Siz de Çanakkale tatilinizde güneşin ve denizin bol bol denizin tadını çıkarırken diğer taraftan tarihi ve doğal güzelliklere şahit olabilirsiniz. Aynalı Çarşı,Çimpe Kalesi, Bayraklı Baba, Biga Çayı, Parion Antik Kenti, Polente Feneri ve Marmaros Şelalesi ziyaret edebileceğiniz yerler arasında.
Gökçeada Yıldız Koyu
Çanakkale’nin Gökçeada ilçesinde bulunan Yıldız Koyu bir sualtı cennetidir adeta.
Genel yapısı çakıllı ve kayalıktır; fakat çekici suyu davet eden tavrıyla ilgi çeker.
Özellikte dalış için en uygun yerlerden olan Gökçeada Yıldız Koyu, çeşitli balıklar, kayaların kumları, böcekler ve kayalardaki renk cümbüşü unutulmayacak bir dalış sunuyor. Hayatınızda bir kere olsun bu bölgede dalış yapmak her şeye değer. Zaten bir kez dalış yaptığınızda bir daha vazgeçemeyeceksiniz.
Çimpe Kalesi
Köklü bir tarihe sahip olan Çimpe Kalesi, Çanakkale’ninGelibolu ilçesinde bulunmaktadır.
Çimpe Kalesi’nin Türk tarihinde de önemi oldukça büyüktür.
1356 yılında Orhan Bey döneminde alınan kale, Osmanlı Devleti’nin ilk kez Rumeli’de aldığı kaledir ve aynı zamanda Balkanlarda askeri üs olarak kullanılmıştır.
Çimpe Kalesi günümüzde hala önemini koruyarak ziyaretçilerin uğradığı bir nokta konumundadır. Gelibolu’da bulunan kaleden Saros Körfezi’ni ve Çanakkale Boğazı’nı görmek mümkündür.
Bayraklı Baba
Saros Körfezi
Güneyde Gelibolu Yarımadası, kuzeyde Trakya bulunan ve üçgen görüntüsü altında doğanın en şahane göründüğü bir noktada yükselen Saros Körfezi, antik çağda Melas Kolpos olarak bilinirdi.
Ege Denizi’nin en tuzlu bölümünden biri konumundadır ve çevresinde yerleşme olan küçük adalar barındırır.
Derinliği en fazla Semendirek Adası ve Gökçeadaarasındadır ve burada derinlik 1000 metreyi aşmaktadır. Bir özelliği daha vardır Saros Körfezi’nin; dünyada kendi kendini temizleyen beş körfezden biri olduğu söylenir. Tertemiz sularda doyasıya serinlemek herkesin hayalidir ve böyle nokta bulmak oldukça zor günümüzde. Saros Körfezi, saklanmış bir şiir gibidir adeta. Kendini şiire kendini veren insanlara açar. Kalp atışlarınızı kulağınızın içinde duyarsınız Saros Körfezi’ndeyken ve geceleri
Gelibolu Yarımadası
Çanakkale’nin il sınırları içerisinde olan Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Boğazı’nın en güzel parçalarından biridir.
Tarihte önemli olaylara tanık olan bu yarımada, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşen 60.000’den fazla askerin mezarları ve anıtları bulunmaktadır.
Tarihi sit alanı olarak adlandırılan mezar ve anıt bölgesi, özellikle her yaz fazlasıyla ziyaretçi ağırlar.
Eceabat ilçesinin hemen hemen hepsi bu yarımada ada bulunmaktadır. Gelibolu Yarımadası sadece tarihi açıdan değil turizm açısından da oldukça önemli bir noktadır. Sahip olduğu koylarda her yaz tatilcilerini ağırlamaktadır. Birkaç gününüzü ayırarak Gelibolu Yarımadası’nın güzelliklerine şahit olabilirsiniz.
Çanakkale Boğazı
Önemli turizm bölgesi olan, aynı zamanda Ege ve Marmara Denizi’ni bağlayan boğazlardan biri olan Çanakkale Boğazı, aynı zamanda Asya ve Avrupa ‘yı birbirine bağlamaktadır.
İstanbul Boğazı’nın iki katı olan Çanakkale Boğazı’nın en dar yeri 1300 metre civarındadır. Boğazın kuzeyindeÇanakkale şehri varken güneyinde Kilitbahirkonumlanmıştır. En geniş yeri 7 kilometre olup, toplam uzunluğu 60 kilometredir.
Boğazın çevresi gezilmesi gereken yerlerle doludur ve gördüğünüz her taraf ilham verir size; içinizde sakladığınız tüm duygular birden dışarı çıkar. Mitolojide de kendine yer edinen Çanakkale Boğazı, içinde bulundurduğu harika doğasını gözler önüne serip görenleri adeta mest eder. Turizm açısından oldukça ilgi gören kumsallarıyla muhteşem bir tatil geçirmenin kapıları açmaktadır.
Kilitbahir Kalesi
Tarihi yapılarının yanı sıra köklü tarihini de yaşatmaya devam eden Kilitbahir Kalesi, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul kuşatması sırasında yaptırılmıştır.
1452 yılında yaptırılan kale Çanakkale’nin karşısında olan Kilitbahir köyünde bulunmaktadır.
Kale, Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği üzerine restore edilmiştir ve 1870 yılında Sultan Abdülaziz tarafından tekrar restorasyonu yapılmıştır. Papalık Donanması’nın Bizans İmparatorluğuna yardım etmesini engellemek amacıyla yapılan Kilitbahir Kalesi, günümüzde korunması gereken kültürel varlıklar arasında yer almaktadır.Eceabat ilçesinde bulunan bu görkemli kalenin manzarası gözleri dolduracak kadar muhteşem. Çanakkale’nin o benzersiz denizine bakan yüzü gören herkesi selamlar uzaktan.
Parion Antik Kenti
Gezmekle bitiremezsiniz Çanakkale’yi. Tarihi kalıntıları, görüp geçirdiği savaşları, dilden dile anlatılan efsaneler ve sarıp sarmalayan havasını.
Parion Antik Kenti, Çanakkale’nin şirin ilçesi olan Biga’da bulunur ve ilkçağa kadar uzanır tarihi.
Helen inancına göre; Truvalı Priamos’un oğlu Paris’in adını taşıyan Parion Antik Kenti, döneminden bugüne taşıdığı tarihi kalıntılarıyla ve mimarisiyle hala ayakta kalmayı başaran bir yapıdır. Üstelik en parlak dönemlerinde bu kentin nüfusu 25-30 bini bulduğu bilinmektedir. Su kemerler, tiyatro, kale, tapınak ve lahitlerden oluşan Parion Antik Kenti, tam bir bilgi kaynağı oluyor geldiği tarihleri anlatan. Biga’nın samimi havası eşliğinde bu antik kenti gezmek, bol bilgili ve bol keyifli zamanlar yaşamak demektir. Hemen bu tarihi gezinize başlayarak değişik vakitler geçirebilirsiniz. Sonrasında Karabiga beldesini ziyaret ederek gezinizi sürdürmenin tadına varın.
Biga Çayı
Hem doğal bir güzelliğe sahip, hem coğrafyası itibariyle göz dolduran hem de yaz turizmi açısından oldukça rağbet görür Çanakkale.
Tüm güzelliklerini görmek için birkaç gün yetmez. İşte bu hem tarihiyle ünlü hem de tatil bölgesi özelliği taşıyan şehrin bir ilçesi olan Biga, eşsiz bir yapbozun en önemli parçasıdır. Çanakkale’yi özetler adeta.
Biga’da bulunan ve aynı ismi taşıyan Biga Çayı, ilçeyi ikiye bölen bir özelliğe sahiptir. Aynı zamanda bu çayın çevresinde Büyük İskender’in savaştığı bilinmektedir. Yaklaşık olarak 80 kilometre olan Biga Çayı, adeta görülmeye değerdir. Karabiga beldesine sadece 3 kilometre uzaktadır ve çayın iki tarafını süsleyen yeşillikler tarafından gizlenmiştir bu eşsiz doğa harikası. Aynı zamanda Marmara Denizi’ne dökülen Biga Çayı, harika bir uyumla akışını sürdürür. Çevresinde barındırdığı yeşilliklerle bir ahenk oluşturur ve kesinlikle bu ahenge şahit olmalısınız. Suya yansıyan ağaçları gördüğünüzde o an harika bir fotoğraf karesi yakaladığınızı fark edeceksiniz ve çayın bu sıcak görüntüsünü ölümsüzleştirmek isteyeceksiniz.
Şahmelek Koyu
Çanakkale’nin en güzel parçalarından biri olan Şahmelek Koyu, Biga ilçesi sınırlarında bulunmaktadır.
Koy, her yaz aylarında ziyaretçilerine denizini güneşini ve kumsalını sunar.
Şahmelek Koyu’nda vakit geçirmenin başka bir güzelliği daha vardır. Çanakkale’nin tarihi kalıntılarını ve doğal güzelliklerini gezip keyifli zamanlarınıza ekleyeceğiniz farklı yerler bulacaksınız. Tüm yaş grubunun birlikte paylaştığı Şahmelek Koyu, her şeyi unutup sadece sizi yaşayacağınız tatil günlerinize odaklar.
Karabiga
Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı olan Karabiga, antik çağlardan beri varlığını korumaktadır.
Doğal güzellikleri içinde barındırmakla birlikte, bir belde iken 1910 yılında belediye özelliğini almıştır.
Biga’ya 20 kilometre uzaklıkta olan Karabiga, yat turizmine yolcu taşımacılığına ve bunun yanı sıra deniz balık üreme alanı açısından oldukça uygundur.
Yaz turizminde tatilcilerin tercihleri arasında olan Çanakkale’nin en güzel noktasıdır ve ekonomisi balıkçılık, hayvancılık ve çiftçiliğe dayanmaktadır. Çanakkale’nin denizinin ve güneşinin tadını çıkartırken bu antik yerleşim alanına gidip gezdiğinizde canlı bir kitap okuduğunuzu hissedeceksiniz.
Babakale Feneri
Bir tepede müthiş bir manzara eşliğinde konumlanan Babakale Feneri, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesindedir.
Gövdesi çelik kafes şeklinde tasarlanmış olan fener, diğer fenerlerin yapımından kullanılan malzeme açısından farklı bir özellik gösterir.
Özgün bir mimariye sahip olmakla birlikte, Polente Feneriile karşılıklı konumlanması, onları yıllarca birbirini gözetleyen arkadaş olmasını sağlamıştır. Çanakkale’de gezilip görülmesi gereken yer o kadar fazladır ki, bir an nereden başlayacağınızı bilemezsiniz. İlk olarak Babakale Feneri’ne misafir olup, manzarasından etrafın güzelliğine şahit olduktan sonra diğer kalıntıları ve tarihi yapıları görmek için yola koyulabilirsiniz.
Gelibolu Feneri
Denizci Piri Reis’in doğduğu yer olan Çanakkale’ninGelibolu ilçesi, aynı ismi taşıyan feneriyle tarihi zenginliklerine zenginlik ekliyor.
Hamzakoy sahilinde bulunan bir tepeden yükselerek kendini gösteren Gelibolu Feneri, yanında bir park ve kafelerle aynı zamanda dinlenme yeri sunuyor ziyaretçilerine.
Çayınızı yudumlarken seyre doyamayacağınız manzarasının tadını çıkarabilirsiniz. Aynı zamanda Çanakkale Boğazı’na İstanbul Boğazı’ndan giriş yapan gemilere yol gösteren fener, stratejik açıdan da oldukça önemlidir. Keyif yapmak istediğiniz an Gelibolu Feneri beyninize ve ruhunuza masaj yapmaya hazır.
Sivrice Koyu
Çanakkale’nin Assos ilçesinin yanı başında bulunan Sivrice Koyu’nun çevresine kattığı güzelliğiyle birlikte size katacaklarını biliyor musunuz?
Farklı bir dünyada, tüm senenin yorgunluğunu atmayı kim istemez ki… Yeni duygular katacak, yeni heyecanlar yaşatacak; bir tarafta hareketli saatler diğer tarafta dinginlik ve huzur bulabileceğiniz bir dünya…
Sivrice Koyu’nda tüm isteklerinizi gerçekleştirme fırsatı yakalayabilirsiniz. Denizin berraklığı sizi sarmalarken suyun dibinin eşsiz güzelliğini fark edeceksiniz. Sakin bir tatil mi geçirmek istiyorsunuz? Şehir kalabalığından çok mu sıkıldınız? Sivrice Koyu size tüm istediklerinizi verecek. Aynı zamanda çeşitli yöresel yemekleriyle damak tadınıza hitap eden leziz tatları denerken hayalinizdeki tatili yaşadığınızı anlayacaksınız.
Polente Feneri
Çanakkale Bozcaada’da yer alan Polente Feneri, İ.Ö. 2000’li yıllardan beri yaşam izlerini hala taşımakta olup, yapıldığı ilk dönemlerde Thenedos adıyla bilinirdi.
Bozcaada tatilinize ilk başladığınız sırada ilk önce tepedeki ve limandaki iki kale selam verir size. Hatta tatile başladığınız an kaleleri gördüğünüz an olur.
Geziniz sırasında yeşil ve mavi renklerinin arasında keyifle dolaştığınızda, modern “’yel değirmenleri”’ arasından denize doğru yürürsünüz. İşte tam o sırada Polente Feneri görünür en sıcak haliyle.
Çevresinde bulunan Gökçeada, Seddülbahir, Mehmetçik, Kumkale ve Kefalos fenerleriyle birbirlerini gözlerler uzaktan. Yaşlı görüntüsünün altında hava daha kararmadan ışığını gönderip denizle buluşur. Tatiliniz sırasında sizi uzaktan izler mutlaka. Siz de Polente Feneri’ni ziyaret edip onu çok mutlu edebilirsiniz.
Bozcaada Tuzburnu Plajı
Bozcaada’nın bağlı olduğu Çanakkale’de yer alan Bozcaada Tuzburnu Plajı, sakin huzur verici havasıyla çeker kendisine. Anakaradan bakıldığında en solda göz kırpar misafirlerine.
Daha çok lodoslu havalarda tercih edilir ve hızlı tempolarla yürüyüş yaptığınızda ada merkeziyle bir saatlik bir mesafe vardır. Burayı ziyaret ederken Bozcaada’nın o kalpleri heyecanlandıran tarihi yapılarını da görmelisiniz mutlaka. Hala işlevini sürdüren Bozcaada Meryem Ana Kilisesi’niBozcaada Kalesi’ni ve diğer büyülü mekanları…
Her şeyi yapar Bozcaada Tuzburnu Plajı sizin için; güneşini verir, suyunu verir, o yeşilliğinde dinlendirir. Tatiliniz sıradan geçmez bu plajda. Bu arada Bozcaada’nın bu güzel plajında dinlenirken birden manzara seyretmek isteyeceksinizdir. O sırada Göztepe sizi bekliyor olacak. Tüm şehir en güzel haliyle sizin için görünecek. 45 dakikalık bir yürüyüşle muhteşem bir manzaraya şahit olacaksınız.
Marmaros Şelalesi
Marmaros Şelalesi, Gökçeada’da bulunmaktadır ve dünyanın en zengin tatlı su kaynaklarına sahiptir. Marmaros Şelalesi özellikle trekking bakımından yoğun bir ilgi görüyor.
Tropik adalarla yarışacak güzellikte olan bu şelale tam bir doğa harikasıdır ve tabiattaki yeriyle ziyaretçilerini kendine hapsetmesini bilir. Bu şelaleye giderken Uğurlu Köyü’nden Dereköy’e gitmeniz gerekmektedir. Köyün çıkışında sizi hemen yeşillikler içinde bir vadi karşılıyor olacak.
Yarım saatlik yürüyüşünüz ardından ufak çağlayanlar sizi tam şaşkına çevirirken biraz ilerisinde hemen Marmaros’u göreceksiniz ve şaşkınlığınız ikiye katlanacak. Şelalenin suları yazın azalma gösterdiği için ve yazın yangın olayları olma ihtimalinden dolayı ziyarete kapalıdır. Fakat özel bir izinle şelaleyi görebilirsiniz veya ilkbahar aylarının ilk zamanlarını da tercih edebilirsiniz yolculuğa çıkmak için. Nefes alınacak harika bir yer olduğu kanaatine görür görmez varacaksınız.
Zeus Altarı
Efsane der ki; Zeus, Hera’yı ilk kez burada görmüş ve gördüğü anda da aşık olmuş.
Yolunuz düşer de bir gün İda Dağı’nın tepesine, Zeus Altarı’na çıkarsanız bilin ki elinizi uzatsanız gökyüzüne değecekmiş gibi hissedersiniz kendinizi. Edremit Körfezi veMidilli Adası tüm görkemiyle ve bir o kadar da sessiz mütevazılığı ile karşınızdadır. Zeus ile Hera’nın Troya Savaşları’nı izlediği tepede şimdi siz durmaktasınızdır ve duyduğunuz tek şey kuşların kanat sesleridir.
Zeus Altarı, onlarca efsaneye ev sahibi olmuş İda Dağı’nda görenleri kendine aşık eden yerlerden belki de en güzeli.
Mıhlı Çayı
Mıhlı Çayı, Edremit’ten, Küçükkuyu’ya devam ederken, Küçükkuyu’ya gelmeden yolun kuzeyinde, Kazdağları’ndan denize dökülen çaylardan biridir.
Doğa yürüyüşü yapmak ve eşsiz doğal güzellikler görmek için ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.
Gökçeada Kaya Mezarı
Gökçeada Tuz Gölü
Çanakkale’de yer alan ve Aydıncık ile Kefalos plajının ortasında bulunan Gökçeada Tuz Gölü, sadece deniz suyu ve yağmurlarla oluşmaktadır.
Yaz aylarında göl buharlaşınca üzerinde beyaz tuz tabakaları oluşmaktadır. Burada yaşayan halk bu göl sayesinde tuz ihtiyaçlarını karşılıyor. Doğanın bir armağanı olan Gökçeada Tuz Gölü’nden çıkan çamurun bazı hastalıklara iyi geldiği düşünülüyor. Yapılan araştırmalarda çamurun içinde bol miktarda kükürt olduğu ortaya çıkmıştır ve romatizmal hastalıklara, kireçlenmelere, sedef hastalıklarına iyi geldiği görülmüştür. Burayı ziyarete gelen turistler gölden çıkan çamurları vücuduna sürmektedir. Hem keyifli zamanlar geçiriyorlar hem de farklı şeyler denemiş oluyorlar.
Eğer bir fotoğrafçıysanız özellikle sonbahar aylarında yağmur dönemleri gelerek flamingoların fotoğraflarını çekebilme imkanını yakalamış olursunuz. Wind Surf veya Kite Surf’e ilgi duyuyorsanız ilkbahar aylarında göl size bunun için güzel bir imkan sağlıyor. Aynı anda hem keyifli bir tatil yapmış olursunuz hem de buradaki aktivitelere katılarak eğlenceli günler geçirebilirsiniz.
Gökçeada Sualtı Milli Parkı
1999 yılında park ilan edilen bölge Kuzulimanı ve Kaleköy arasında yer almaktadır.
Park sualtı zenginliği ve dalışa uygun oluşu ile önemlidir.Gökçeada gezinizde ülkemizin ilk su altı parkı olan Gökçeada Sualtı Milli Parkı’nı görmenizi tavsiye ederiz.
Gökçeada Rum Köyleri
Gökçeada, mübadele öncesi Rumlar’ın yoğunlukla yaşadığı bir adaymış. Şu an Bademli, Zeytinli, Tepeköy ve Dereköy’de eskisi kadar olmasada Rumlar yaşamaktadır.
Bu köyler, tarihi evleri, arnavut kaldırımlı taş sokakları, kiliseleri, çeşmeleri ile sizleri geçmişe götürecek yerlerdir.
Gökçeada Peynir Kayalıkları
Peynir Kayalıkları, Gökçeada Kuzulimanı’nın solunda, ada gezinizde kesinlikle ziyaret etmeniz gereken, görenlerde hayranlık uyandıran bir doğa harikasıdır.
Deniz yolu ile ulaşımın mümkün olduğu bu doğal güzelliği görmenizi tavsiye ederim.
Gökçeada Yıldızkoy
Yıldızkoy, denize girmek ve güneşlenmek isteyen tatilcilerin pek rağbet etmediği bir koydur. Kuzey rüzgarları yılın büyük bir zamanında burada esmektedir.
Özellikle sualtını keşfetmek isteyen dalgıçlar için son yıllarda oldukça popüler olmuştur. Dalmayı sevenlerdenseniz, Gökçeada tatilinizde bu koy tam size göre.
Gökçeada Gizli Liman
Gizli Liman adı sanırım bu koya, konumundan ötürü verildi. Adanın en uç noktasında yer alan bu koy özellikle ada sakinleri dışında pek kimsenin bilmediği bir cennet.
Gökçeada tatilinizi daha renkli hale getirmek için adanın en batı ucunda yer alan bu eşsiz güzellikteki koyu ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Gökçeada Yuvalı Koyu
Yuvalı Koyu, Gökçeada’nın en güzel koylarından. Bakanlıklara bağlı üç ayrı sosyal tesis bu koyda yer alıyor.
Uzun bir Gökçeada tatilinde alternatif olarak denize girebileceğiniz bir koydur.
Gökçeada Laz Koyu
Gökçeada’nın güneyinde yer alan bu koy sakin bir koyda güneşlenip, yüzmek isteyenler tarafından tercih ediliyor.
Laz Koyu’nda denizin, kumun ve güneşin tadını çıkarmak isteyenlerdenseniz, bu koya gidiş hakkında kaldığınız otelden detaylı bilgi almanız gerekiyor.
Gökçeada Aydıncık Plajı
Aydıncık Plajı, Gökçeada’nın en çok tercih edilen plajıdır. Özellikle son yıllarda kite surf ve rüzgar sörfü tutkunu yerli yabancı bir çok sporcu, adanın güneyinde yer alan, sörf yapmak için harika bir yer olan bu plaja akın etmektedir.
Plaj boyunca yeme-içme gibi ihtiyaçlarınızı gidereceğiniz büyük, küçük işletmeler sıralanmıştır.
Çanakkalede Görülmesi Gereken Tarihi Yerler
Bozcaada Meryem Ana Kilisesi
1869 yılında yapılmış olan Bozcaada Meryem Ana Kilisesi, adadaki rum mahallesinde yer almaktadır. Şu an Ortodoks Rum cemaatinin adadaki ibadete açık tek kilisesidir.
Kilise pazar günü sabah 8’de başlayan ayinde açılmaktadır. Bunun dışında kilise sürekli kapalıdır.
Bozcaada Rüzgar Gülleri
Bozcaada Rüzgar Gülleri, 2000 yılında adanın en batı ucuna kurulan 17 tane rüzgar gülüdür. Burası adaya gelenlerin birkez gün batımını izlemelerinden sonra çok anlamlı hale gelir.
Yaz aylarında yani sezonda Bozcaada içi ulaşımınızı sağlayan minibüsler gün batımına doğru rüzgar güllerine servis yapmaktadırlar. Güneşin batımına kadar bu keyfi doyasıya yaşamanızı beklemektedirler.
Adaya gelen herkezin eğer vakitleride varsa adanın bu keyifli ve rüzgar gülleri ile ilginç hale gelen mekanında özellikle gün batımında unutulmaz bir zaman geçirmelerini öneririm.
Bozcaada Göztepe
Bozcaada Göztepe adanın en yüksek tepesi. 192 m. rakımlı tepe adanın tek yükseltisi de denebilir. Ada yı kuşbakışı görebileceğiniz konumu burayı önemli kılmaktadır.
Patika bir yoldan yaklaşık 40 dk. da çıkacağınız zirvesinden adanın görülesi eşsiz güzellikteki bir çok noktası tüm çıplaklığıyla karşınızda.
Gün batımında ada şarabını da yanınıza almayı unutmamışsanız tatilden dönüşte herkeze anlatacağınız keyifli bir anınız olmuş demektir.
Bozcaada Ayazma Manastırı
Bozcaada Ayazma Manastırı, adanın güneyinde yer alan bir manastır, yaşlı çınar ağaçları ve tarihi bir çeşmeden ibaret.
Manzarası ve yeşilliği ile adada piknik yapmaya en elverişli yerlerdendir. 1734 yılında yapılan Manastır, Rumlar’ın Aya Paraskevi günü olan 26 temmuz da ibadete açılmaktadır.
Rumlar ve Türklerin kalabalık bir grupça eğlendikleri güne halka arasında Ayazma Panayırı’da denmektedir.
Rum Ortodoks cemaatine ait manastır Bozcaada’da ayakta kalabilmiş iki manastırdan biridir.
Bozcaada Şarap Fabrikaları
Bozcaada, ada tutkunları tarafından şarabı ile anılan bir yerdir. Adayı keşfe çıktığınızda yolun sağı ve solunda sıralanmış bağlar, şarap ve üzümün ada kültüründe ne denli önemi olduğu konusunda bir fikir vermektedir.
Bozcaada’da üçü şehir merkezinde olmak üzere 5 şarap fabrikası vardır. Tüm fabrikaların adada yetişen üzümlerden kendi isimleri ile ürettikleri şarapları satış mağazalarında tadıp satın alabilirsiniz.
Bir kaç fabrika özellikle yaz aylarında şarap üretimi hakkında bilgilenebileceğiniz turlar organize etmektedirler.
Bozcaada Kalesi
Bozcaada Kalesi, deniz yolu ile ulaştığınız adaya yaklaşırken dikkatinizi çeken ilk yapı. Ada merkezinin sağında tüm heybeti ve güzelliği ile Bozcaada’ya ayak basanları selamlar.
Bozcaada Kalesi’nin ilk yapılışı hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte kale, Venedikliler, Cenevizliler, Fenikeliler ve Osmanlı tarafından kullanılmıştır. Konumu itibari ile Bozcaada istilalara açık bir konumdadır, bunda ötürü Kale oldukça büyük yapılmıştır.
Kalenin aktif olduğu dönemlerde üç tarafı denizle çevrili kalenin kara tarafı 10 m. genişliğinde bir hendekle karadan içi su dolu bir hendekle ayrılmış. Asma kapı ile erişilen kalede şu an sabit bir köprü vardır.
Osmanlı döneminde içerisinde iki camii de bulunan kale şu an festival dönemlerinde ve adaya gelen tarih meraklılarının ziyaret ettiği bir yapıdır. İçerisinde anforaların sergilendiği bir müzede vardır.
Bozcaada Akvaryum Koyu
Bozcaada’nın en ilginç koylarından biride diğer ismi mermer burnu olan Akvaryum Koyu’dur. Koyun müdavimleri özellikle yaz aylarında erkenden koyda alırlar soluğu.
Deniz altını keşfetmek için ideal bir yerdir. Koyda yiyecek ve içecek ihtiyacınızı karşılayacak yürüyüş mesafesinde bir butik otel yer almaktadır. Yaz dönemi boyunca tatilcileri özenle ağırlayan Bozcaada Akvaryum Koyu, küçük olmasına rağmen neredeyse hiç boş kalmaz. Deniz altındaki balık çeşitlerini görmekte pek zorluk çekmeyeceksiniz. Şnorkel ve maskeyle hepsine şahit olabilirsiniz. Günübirlik bir tesis bulunmamakla birlikte Bozcaada Akvaryum Koyu’na kendi aracınızla gitmeniz gerekmektedir.
Bozcaada Sulu Bahçe Koyu
Ayazma ve Habbele arasında yer alan koy, Ayazma ve Habbele’ye göre biraz sessiz ve koyda faydalanabileceğiniz bir tesis yok.
Genelde çevredeki yazlıkçılar tarafından kullanılan koy,Bozcaada’da sakin bir plaj arayanlar için uygun.
Behramkale Köprüsü
Assos Antik Kenti
Kent, tüm bölgeye hakim yükseklikte, volkan konisi üzerine, güneye denize doğru kurulmuş. Etrafı uzunluğu 4.km olan surlarla çevrili kentin yapımında kullanılan taşın sağlamlığı nedeniyle kent önemli ölçüde ayakta kalmış durumda. Assos Antik Kenti bir ticaret kentiydi, sahilde kentin aşağısında yer alan limandan mallar yüklenir, vergi alınırmış. Assos Antik Kentinin yapıları şöyledir;
Akrapol, yukarı kent, kentin en yüksek noktasında bir tapınak yer almaktadır, Athena’ya adanmış Athena Tapınağı vardır. Agorada, kent meydanında Athena’ya adanmış küçük bir tapınak daha var. Tiyatro, Kentin güney tarafında yamaçta ve 4000 kişilik. Kentin güneybatı tarafında konutlar ve bir kaç sarnıç yer almaktadır.
One Comment