|

Ayasofya

İstanbul Ayasofya

İstanbul’un ve Türkiye’nin simgelerinden olan Ayasofya Cami Müzesinin geçmişi Bizans günlerine Constantin’e dayanmaktadır. İstanbul’un fethi sonrasında ilk cuma namazının da kılındığı yer Ayasofya’dır. Cami’ye dönüştürülmüştür ancak, şimdilerde müze olarak ziyaret edilmektedir.

Ayasofya Cami Dünyanın Sekizinci Harikası

Ayasofya Cami Müzesi
İstanbul Ayasofya cami

Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettiğinde ilk cuma namazını kılmaya layık gördüğü Ayasofya ihtişamı ile tüm dünyanın gözdelerinden biri olarak şanslı İstanbul’un ve tarihi yarımadanın da gözdesidir.
537 yılında tamamlanan ve İmparator Justinianos tarafından yaptırılan Ayasofya 916 yıl Bizans’ta kilise olarak kullanıldıktan sonra Fetih Sultan Mehmed’in İstanbul’u 1453′te fethinden itibaren 482 yıl cami olarak hizmet vermiştir.
Yapı içerisinde H.z. İsa, Meryem Ana, Konstantin, Büyük Meleklerden Cebrail gibi figürler altın, gümüş ve mermer mozaiklerle bezenmiştir.
Ayasofya İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından camiye çevrilirken ilk minaresini de Fatih döneminde eklenmiştir. Daha sonra 2. Bayezid dönemlerinlde de eklenen minareler olmuştur.
Osmanlı döneminde Ayasofya içerisine Minber, Mihrab, Vaaz kürsüsü eklenerek Cami hüviyetine bürünmüştür.
Ayasofya Mimar Sinan’ın yaptığı  destekler sayesinde günümüzdeki gibi sağlam ayakta kalabilmiştir.
Günümüzde Müze olarak hizmet veren Ayasofya Müzesi bahçesi içerisinde birçok pahitaht mensubu ve padişah türbeleri de yer almaktadır. İçerisindeki kapıları, mezar taşları ve Osmanlı döneminde eklenen yapıları ile Ayasofya hala eski ihtişamını koruyor.

İstanbul’u ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken temel taşlardan biri de Ayasofya Müzesi’dir. Ayasofya Müzesi’ni görmenizi ve tarihin izlerine tanıklık etmenizi tavsiye ederim.

Ayasoyfa’nın Hikayesi

İstanbul’un göz bebeklerinden Ayasofya’nın zaman zaman camiye dönüştürülmesi tartışma konusu oluyor. Ancak tartışma ulu mabedin harcında var. Zira Ayasofya’nın 1475 yıllık tarihine sayısız efsaneler sığdırıldı. Dr. Ferhat Aslan, bunları “Ayasofya Efsaneleri” isimli kitapta bir araya getirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ’nin yayın hayatına kazandırdığı kitaba göre, Ayasofya’nın sırları, “Da Vinci’nin Şifreleri”ni gölgede bırakıyor.

Ayasofya’nın Sütunlarını devler getirdi
Süleyman Peygamberin emriyle devler, periler, insanlar, cinler yüce bir saray yapılması için Elbürz ve Kaf dağlarından çeşit çeşit ve renkli mermer sütunlar keser. Ayasofya’nın sütunları da bunlarla yapılır. Devlerden biri de ‘izim kalsın’ diye mermere vurur. Orada elinin izi kalır. O iz hâlâ mermerde durur.

Ayasofya’nın Temeli altın kaynıyor
Mabedin temeli 70 metre kazıldı. Harcın iyi tutması ve yıkılırsa yeniden yapılması için temele altın ve gümüş dolduruldu.

Ayasofya’nın Altında gizli geçit var
İmparator, sarayı ile Ayasofya’yı birbirine bağlayan gizli geçit yaptırdı. Dalgalar, toprağı aşındırıyordu. Bu sebeple Ayasofya’nın altı boş bırakıldı ve bina sütunlar üzerine konduruldu. Mabedin altı mahzenle, bu mahzenler de kayıkla dolaşacak kadar su ile doluydu.

Ayasofya’nın Planını arılar yaptı
Hiçbir mimar imparatorun istediği gibi plan çizemiyordu. Bir ayinde, “mukaddes ekmek” yere düştü. Bir arı gelip ekmeği kaptı. İmparator ekmeği bulup getirene ödül vadetti. Birisi bir petek getirdi. Tam bir kilise maketi gibiydi. Arıların yaptığı plan uygulandı. Ekmek de mihrap yerine konuldu.

Ayasofya’nın Kapıları tılsımlı
Ayasofya’nın toplam 361 kapısı bulunur. Bunların 101’i büyüktür ve tılsımlıdır. Bunlar ne zaman sayılsa fazladan bir kapı ortaya çıkar.

Nuh’un gemisi, Ayasofya’nın kapısı
İmparator, Nuh aleyhisselamın Cudi Dağı’nda bulunan gemisinden tahta parçaları getirtir. Mabedin kapısı bu tahtalarla yapılır.

Ayasofya’da Mezarı Gelen geçen ezsin
Latin komutan, İstanbul’u fethetmeyi çok istiyordu. 80 yaşındayken geldi ve aniden öldü. Kötü biri olarak biliniyordu. Gelen geçen ezsin diye Latin komutanın mezarını Ayasofya’ya gömdüler. Meşhur romancı Dan Brown, ‘Cehennem’ isimli eserinin kurgusunda bu mezarı kullandı.

Ayasofya’nın Harcına peygamber tükürüğü
Peygamber Efendimiz doğunca Ayasofya’nın kubbesi çöktü. Uzun süre tamir edilemedi. Hızır aleyhisselam, “Hazreti Muhammed’in tükürüğünden alıp, zemzem suyu ile birlikte kirece karıştırın, tamir edin” dedi. Ricalarını kabul eden Hazreti Muhammed, “Onunla ayakta durup ümmetime nasip olsun” diye duada bulundu. Kubbelerin Resullah’ın ağız suyu ile yapılan yeri hâlâ aydınlık.

Ayasofya’da Fatih, Kâbe’yi gördü
Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u kuşatmış fakat alamamıştı. Bir gece Ayasofya’nın kubbesinde kocaman bir nur belirdi. Bunu görüp fetih müjdesi kabul eden Osmanlı askerleri çok sevindi. Kısa bir süre sonra da İstanbul düştü. Ayasofya’daki ilk namazında Kâbe-i muazzamayı gören Fatih, “Bu kubbe Peygamberimizin ağız suyuyla ayakta duruyor” diyerek kubbenin ortasına büyük bir altın top astırdı.

Ayasofya Minarelerin sırrı
Kanuni, Fatih zamanında yapılan minarelerin tamir edilmesini istedi. Mimar Sinan, minareleri öyle yaptırdı ki şerefeye çıkmak için aynı anda üç kişi minarenin içindeki merdivende yürümesine rağmen birbirini görmez. Ayasofya camiye çevrildikten sonra içine pekçok İslam motifi yerleştirildi. Kubbesine Allah, Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali lafzları 7,5 metre çapındaki dev levhalara yazıldı. Bu levhalar, Ayasofya 1935’te müzeye çevrilince söküldü ancak çok büyük olduğu için kapıdan çıkarılamadı. Çünkü çıkarılamasın diye caminin içinde yapılmışlardı.

İstanbul Tarihi ve İstanbul Hakkında Genel Bilgiler

İstanbul’da Gezilecek Yerler

İstanbul’da Eğlence Mekanları

Similar Posts